Düşler Ovası Dediler Ki... Parov Stelar - Electro Swing Ondan Sorulur! Banshee - Karanlık Bir Kasaba Hikayesi The Time Traveler's Wife - Zaman Yolcusunun Karısı

15 Temmuz 2011 Cuma

Dediler Ki...


"Düşsel planda kadın son derece önemlidir; gerçek yaşamda ise tümüyle önemsiz. Şiiri baştan başa kaplar, tarihte hiç görülmez. Kurmaca yazında kralların ve  fatihlerin yaşamlarına hükmeder; gerçek yaşamda ailesinin parmağına bir yüzük geçirdiği herhangi bir oğlanın kölesidir..."   Virginia Woolf - Kendine Ait Bir Oda, 1929

"Tanrım, bize ruhlarımızı üflerken, elbette bir bildiğin vardı."   Bedia Ceylan Güzelce - 1473, 2011

''Hatırlamak, hele ki üzerinden çok yıllar geçmiş yaşanmışlıkları hatırlamak.. Kimisi net, kimisi flu, bir dolu çehre, bir dolu mekan, her türden eşya ve olay geçer gözlerimizin önünden; zaman algısı parçalanır, farklı zamanlardaki anılar tek bir kareye üst üste yığılıverirler. Hangisi önce, hangisi sonra ya da hangisi önemli, hangisi önemsiz kestiremezsiniz. Seçme yapma şansınız yoktur, hatıralarınızı siz çağırmazsınız, birer davetsiz misafir gibi belleğin derinlerinden çıkıp gelen, kendilerini ısrarla hatırlatan onlardır.''   Gabriel Garcia Marquez - Yüzyıllık Yalnızlık, 1967

"Şimdi aramızda noksan olan şeyin ne olduğunu biliyorum, dedi. Bu eksiklik sana değil, bana ait... Bende inanmak noksanmış... Beni bu kadar çok sevdiğine bir türlü inanmadığım için sana aşık olmadığı zannediyormuşum... Bunu şimdi anlıyorum. Demek ki, insanlar benden inanmak kabiliyetini almışlar.... Ama şimdi inanıyorum... Sen beni inandırdın. Seni seviyorum. Deli gibi değil, gayet aklı başında olarak seviyorum... Seni istiyorum... İçimde müthiş bir arzu var... Bir iyi olsam!"   Sabahattin Ali - Kürk Mantolu Madonna, 1943



13 Temmuz 2011 Çarşamba

Kıyının Ötesi

- Peki bu hayal kırıklıkları? diye sordu Yorgo.
                                       
                                   - Boşver be Yorgo, geçecek hepsi. Daha önce de geçmedi mi?
                                                                                               
                                                                                                     Karşı kıyıdan Yorgo, yorgunca gülümsedi.






9 Temmuz 2011 Cumartesi

Nerede O Eski Şarkılar?


Sezen Aksu'nun son albümünü dinlerken sordum başlıktaki soruyu. Bulunduğumuz şu vakitte o kadar kötü albümlerin arasında birkaç iyi albüme tutunurken, insan Sezen Aksu'yla büyüyen bir nesile vâkıf olunca bel bağlayıveriyor işte! İyi bir albüm geliyor diye medet umuyor, umutlanıyor insan, "bakarsın umduğundan iyi geçer yaz" deyiveriyor.

Girişteki cümlelerden bir tahmin yürütmeye kalkarsanız "eyvah, albüme kötü, berbat diyecek" sonucuna varabilirsiniz ama hayır! Geçmişin hatrına kötü bir söz çıkmaz ağzımdan. Sadece bir hayıflanış benimki, eskiye özlemle karışık bir sükut-u hayal. İnsanoğlu hep daha iyisini istemeye alışık ve bu iyi bir şey mi, kötü bir şey mi, anlamadım. Beklemesek hayal kırıklıkları azalır mümkün mertebede. Ama daha iyisi varken, neden azla yetinelim, değil mi?

Sezen Aksu'nun en iyisini yapabileceğini bilecek kadar iyi tanıyorum şarkılarını, yüzlercesi ezberimde. O şarkıları söyleye söyleye vaktiyle eskiden yaşadığı eski İzmir sokaklarında dolaşmışlığım var. Her müziksever gibi şarkılarında ağlamışlığım, gülmüşlüğüm var. Başka birinin sesinden duyduğum bir şarkıyı "bunu kesin Sezen Aksu yazmış" diyecek kadar iyi biliyorum kelimelerini. Hal böyle olunca, son birkaç albümdür Minik Serçe'yi tanıyamama, anlayamama durumu nüksetti bende. Önce Deniz Yıldızı albümünde hissettim bunu. Önümde Allahaısmarladık, Serçe, Sevgilerimle, Ağlamak Güzeldir, Firuze, Sen Ağlama, Git, Sezen Aksu '88, Sezen Aksu Söylüyor, Gülümse, Deli Kızın Türküsü, Işık Doğudan Yükselir, Düş Bahçeleri, Düğün ve Cenaze, Adı Bende Saklı, Deliveren, Şarkı Söylemek Lazım, Yaz Bitmeden, Bahane albümleri varken, nasıl hissetmezdim ki? İnsan hep içine bütünüyle işleyen eserler bekliyor Minik Serçe'den. Deniz Yıldızı albümünü alıp ilk dinlediğimde Sezen Aksu'nun bir geçiş döneminde olduğunu ve ufak ufak bir dönüşüm göstereceğini sezinlemiştim. Kendi de o albümü anlatırken bunun sinyallerini veriyordu aslında, farklı şeyler yapmak istediğini anlatıyordu. Sonra Yürüyorum Düş Bahçelerinde albümü geldi birkaç sene içinde. İki albüm vardı içinde; başka sanatçıların seslendirdiği Sezen Aksu şarkıları ve 4 yeni şarkı. Koşa koşa gittim aldım, o sevdiğim şarkıları sahibinin sesinden dinlemek güzel bir deneyim olacaktı, yani öyle düşünmüştüm. Ancak o altyapıyı, o düzenlemeleri duyunca adeta şok geçirdim. Sezen Aksu'da günümüz sound(!)'larına ayak uydurmuştu. Ben tabi Onno Tunç, Uzay Hepari, Atilla Özdemiroğlu, Goran Bregoviç tınılarını içine çeke çeke müziği sevmiş biri olarak, Sezen Aksu hep öyle kalacak sandım ama ah zamane müziği! Sezen Aksu oğlu Mithatcan ile çalışmış, hatta onun parçalarını seslendirmiş, kendini ona teslim etmişti. Ama dedim ya zamane müziği diye; zamane müzisyenleri de derinlikten pek anlamıyor azizim! Anlayanları parmakla sayıyoruz vallahi.

Yeni albümünü her şeye rağmen merakla beklemekteydim. Yine bir umut, ah o umut! Sezen Aksu Öptüm albümünü geçtiğimiz aylarda yayınladı, albüm kapağına "Bakarsın umduğundan iyi geçer yaz" diye bir not da ekleyerek. Eğer aradığımı bulabilseydim belki benim için bu dilek gerçekleşebilirdi ama yine olmadı. Sezen Aksu bu albümünde belki o zamane müziğinden vazgeçmiş olabilir fakat bu defa çok daha büyük bir sorun var ortada: Şarkılar. Şarkıların kendisi, bestesi, güftesi artık bir Sezen Aksu klasiği olmaktan çıkmış, bunu fark ettim. Acı gelse de bunu hissettim dinlerken. Gönül isterdi ki geriye dönelim. Ya da geriye dönmeye ne lüzum var? Sezen hala aynı Sezen aslında, istese yine yapabilir. Yalnızca özüne dönmesi gerek. O şarkılar geri gelebilir, biliyorum ben. İşte o zaman "nerede o şarkılar" diye sormaya yeltenmeden kulağımın pasını silebilirim. Kararlıyım, bekleyeceğim.



LinkWithin

Related Posts with Thumbnails

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı