tag:blogger.com,1999:blog-13963105358231415622024-03-14T11:57:13.306+03:00Aklına MukayyetUnknownnoreply@blogger.comBlogger146125tag:blogger.com,1999:blog-1396310535823141562.post-61177849294951674662013-07-30T18:25:00.000+03:002013-07-30T18:25:28.119+03:00Haftamı Şenlendirenler<div style="text-align: justify;">
<b><br /></b>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://2.bp.blogspot.com/-1809aQUFINA/Uffaa0UDE6I/AAAAAAAAA3g/M8bRvK50VPg/s1600/Ads%C4%B1z.png" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="179" src="http://2.bp.blogspot.com/-1809aQUFINA/Uffaa0UDE6I/AAAAAAAAA3g/M8bRvK50VPg/s640/Ads%C4%B1z.png" width="640" /></a></div>
<br />
<b>Haftamın Kitabı:</b> Ne zamandır merak ettiğim bir kitaptı <i>Masumiyet Müzesi</i>; işten fırsat bulduğum vakitler okurum diye e-kitap olarak indirdim bilgisayarıma ve canım sıkıldıkça okudum. <i>Orhan Pamuk</i>'un son zamanlarda epey ses getirmiş bir romanıydı ve neden bu kadar ses getirdiğini okuyunca anladım. Tipik bir <i>Yeşilçam</i> hikayesini duygu yoğunluğu ve tasvirlerle zenginleştiren <i>Orhan Pamuk</i>, okuyucuyu uzun sayfalarda bile bağlayabiliyor kendine. Nişantaşılı zengin bir ailenin çocuğu olan iş adamı Kemal'in uzaktan akrabası Füsun'la yaşadığı yasak aşkı anlatan <i>Masumiyet Müzesi</i>; okuyucuyu bir yandan 70'li - 80'li yılların büyüsüne götürürken bir yandan da duygu dolu bir aşkın içine sürüklüyor. Ben çok severek okudum, okumaya fırsat bulabilecek herkese tavsiye ederim.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<b>Haftamın Filmi:</b> Çizgi kahramanların beyaz perdeye uyarlandığı altın çağları yaşıyoruz, bilmem farkında mısınız? Çocukluktan bu yana hayranı olduğumuz süper kahramanları son teknoloji harikası çekimlerle beyaz perdede görmek elbette ki heyecan verici bir durum. Her ne kadar aramızda çizgi roman ruhunun öldürüldüğünü düşünenler olsa da, bu deneyimi yaşamak gerçekten heyecan verici. <i>Superman</i>'in son beyazperde uyarlaması <i>Man of Steel</i> de bu heyecanı yaşatanlardan. Bu kez hikaye <i>Zack Snyde</i>r'in gözünden sunuldu bizlere. Başrolünde <i>Superman</i>'i <i>Henry Cavill</i>, <i>Lois Lane</i>'i ise <i>Amy Adams</i> canlandırdı. Her ne kadar izlerken aksiyon sahnelerinin gereğinden fazla tutulduğunu düşünsem de; genel olarak kast seçimi ve görsellik açısından başarılı bir film, üstelik <i>Diane Lane</i>, <i>Russell Crowe</i> ve <i>Kevin Costner</i>'ı da izletmesi cabası.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<b>Haftamın Albümü:</b> Ne zamandır merakla beklediğim bir albümdü <i>Aysel'in</i>. Çok sevdiğim <i>Aysel Gürel</i>'in anısına, onunla çalışmış sanatçıların şarkılarını seslendirdiği bir albüm projesi olan <i>Aysel'in</i>, geçtiğimiz haftalarda piyasaya sürüldü. Ne yalan söyleyeyim, bende büyük bir hayal kırıklığı yarattı aslında. Birçok yorumu eksik buldum, aranjelerini beğenmedim. Ama içlerinde birkaç tane çok sevdiğim parça oldu. Bunların birincisi elbette ki <i>Tarkan</i>'ın <i>Firuze</i> yorumu. Kusursuz güzellikteki şarkıyı kusursuz seslendirmiş <i>Tarkan</i>. Bir diğer beğendiğim yorum <i>Ayşegül Aldinç</i>'in <i>Yolun Başında</i> yorumu oldu. Albümün sürprizi kuşkusuz <i>Yasmin Levy</i>. Unutulmaz şarkılardan biri olan <i>Sevda</i>'yı İspanyolca seslendirmiş <i>Levy</i> ve şahane olmuş. Bunun dışında genel olarak vasat bir albüm ama <i>Aysel Gürel</i> anısına dinlenecektir.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<b>Haftamın Dizisi: </b>Yaz döneminin televizyon dizileri açısından kısır olduğunu söyleyenler büyük yanılgıya düşüyor bence, çünkü yaz döneminde de şahane diziler geliyor ekranlara senelerdir. Bu yaz döneminin en çok ses getiren dizilerinden biri de <i>Showtime</i> ekranlarında yayınlanmaya başlayan <i>Ray Donovan</i> oldu. Dizide <i>Donovan</i> ailesinin hikayesi anlatılıyor. Mafyavari öğelerle süslü olan <i>Ray Donovan</i>'ı bir aile draması olarak nitelendirebiliriz. Yasadışı şekillerde arabuluculuk, iş çözümü yapan bir şirket yöneten <i>Ray Donovan</i>'ın, bir yandan da aile sorunlarıyla boğuştuğu güzel bir dizi. Yeni dizi arayanlar mutlaka bir göz atsın derim ben.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1396310535823141562.post-38032691175304662532013-07-23T20:47:00.000+03:002013-07-23T20:49:13.608+03:00Conviction - Mahkumiyet<div style="text-align: justify;">
Betty Anne ve Kenny Waters kardeşlerin gerçek hikayesinden yola çıkılmış şahane bir film <i><b>Conviction (Mahkumiyet)</b></i>. Adaletin her zaman adil olmadığını gözler önüne seriyor; suçluyor, kızdırıyor, üzüyor, sarsıyor. </div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://1.bp.blogspot.com/-4Gfrs9NsJz4/Ue7A4Ng0rJI/AAAAAAAAA3Q/3khwzRe3CL4/s1600/conviction_ver3.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="320" src="http://1.bp.blogspot.com/-4Gfrs9NsJz4/Ue7A4Ng0rJI/AAAAAAAAA3Q/3khwzRe3CL4/s320/conviction_ver3.jpg" width="220" /></a></div>
<div style="text-align: justify;">
Massachussets, Ayer'de yaşayan Waters kardeşler, çocukluktan bu yana hiç ayrılmayan, birbirini çok çok seven ve sürekli birbirinin arkasını kollayan iki kardeştir. Babasız bir ailede, sorumsuz bir annenin yanında büyümenin bütün zorluklarını yaşamış, birlikte aşmışlardır. Kenny Waters, kasabada çocukluktan bu yana "sorumsuz, yaramaz, kavgacı" bir tip olarak görülür. Bir gün bir cinayet yüzünden hapse girer, yalancı şahitler ve jüri kararıyla hüküm giyer. Abisinin suçsuz olduğuna inanan Betty Anne, bunu kanıtlamak için elinden geleni yapar. Temyiz kararının da aleyhlerine çıkması üzerine Betty Anne hukuk okumaya ve abisini kurtarmanın başka yollarını aramaya başlar. Kocasını, çocuklarını ikinci plana atar ve kendini bu davaya adar. Uzun yıllar sürecek mücadele artık başlamıştır.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Betty Anne Waters'ı canlandıran <b><i>Hilary Swank</i></b>, azimli ve güçlü kadın imajını muhteşem bir şekilde yansıtıyor filmde, gözlerinizi ondan alamıyorsunuz. <i><b>Sam Rockwell</b></i>'in deli dolu karakter Kenny Waters'ı canlandırması da takdire şayandı. Suç temalı dizilerin yönetmeni oyuncu Tony Goldwyn'i de es geçmemek gerek; duygu yüklü sahneler son derece samimi ve başarılıydı.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<b><i>Conviction</i></b>, "asla pes etme" mesajını güçlü şekilde veren bir film. Gerçek bir olaydan yola çıkması da etkileyiciliğini artırıyor. Herkes bu etkileyici hikayeye tanık olmalı.<br />
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: left;">
<div style="text-align: center;">
<iframe allowfullscreen="" frameborder="0" height="315" src="//www.youtube.com/embed/NrPtr0aQx3s" width="420"></iframe></div>
</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1396310535823141562.post-69432631213077265722013-07-21T09:45:00.001+03:002013-07-21T09:49:37.890+03:00We Need To Talk About Kevin - Kevin Hakkında Konuşmalıyız<div style="text-align: justify;">
<a href="http://3.bp.blogspot.com/-xxGvBn6wrJs/UeuDPZNrMTI/AAAAAAAAA24/Yn7rV1omk9o/s1600/1007931_nl_we_need_to_talk_about_kevin_1316513439082.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" height="320" src="http://3.bp.blogspot.com/-xxGvBn6wrJs/UeuDPZNrMTI/AAAAAAAAA24/Yn7rV1omk9o/s320/1007931_nl_we_need_to_talk_about_kevin_1316513439082.jpg" width="240" /></a><br />
Çocuğunuz sizi doğduğu andan itibaren hiç sevmese, ne yapardınız? Sizi çılgına çevirmek için, size zarar vermek için uğraşsa ne yaparsınız? Ortada hiçbir sebep yokken bunları yapan Kevin'ın ilginç hikayesinin anlatıldığı <b><i>We Need To Talk About Kevin (Kevin Hakkında Konuşmalıyız)</i></b> kesinlikle çok sert, çok çarpıcı bir film.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Sanki tek amacı annesine acı çektirmek için dünyaya gelmiş olan Kevin ve ailesinin hikayesi anlatılıyor filmde. Kevin yalnızca annesine böyle davranıyor, yalnızca annesiyle uğraşıyor, onu sevmediğini doğduğu ilk günden itibaren belli ediyor. Kevin'da bir gariplik olduğunu sezen annesi, eşiyle defalarca konuşmak istemesine rağmen, baba bu durumun safsata olduğunu düşünüyor ve üstüne düşmüyorlar. Kevin, mutlu, sade ve sıradan bir ailenin içinde mutsuz, kindar, acımasız ve umursamaz biri olarak yetişiyor. Her günü, kafasında kurguladığı o korkunç sona göre yaşıyor.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<b><i>Lionel Shriver</i></b>'ın 2003 yılında yayınladığı aynı adlı romanından uyarlanan filmin başrolünde Oscarlı oyuncu <i><b>Tilda Swinton, John C. Reilly</b></i> ve <b><i>Ezra Miller</i></b> var. Filmde en dikkat çeken performans kesinlikle <b><i>Tilda Swinton</i></b> performansı. Son derece etkileyici bir performans sergilediği aşikar, çok dikkat çekiyor. Bir diğer dikkat çeken oyuncu da Kevin'ın ergenlik çağını canlandıran <b><i>Ezra Miller</i></b>. Son dönemde yer aldığı projelerde dikkat çeken <b><i>Miller</i></b>, Kevin rolüyle de dikkatleri üzerine çekiyor.<br />
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<a href="http://4.bp.blogspot.com/-IuNgAv-sL5U/UeuDia3bH0I/AAAAAAAAA3A/xgwNIhejaks/s1600/we+need+to+talk+about+kevin+2.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="212" src="http://4.bp.blogspot.com/-IuNgAv-sL5U/UeuDia3bH0I/AAAAAAAAA3A/xgwNIhejaks/s320/we+need+to+talk+about+kevin+2.jpg" width="320" /></a></div>
<div style="text-align: justify;">
Takdire şayan oyuncu performanslarının yanı sıra yönetmen <b><i>Lynne Ramsay</i></b>'e de koca bir parantez açmak gerekiyor. Ağır işleyen bir film olmasına rağmen, birkaç farklı zaman dilimine atıfta bulunarak flashback yöntemini etkin bir biçimde kullanan <b><i>Ramsay</i></b>, merak uyandırarak izleyiciyi uyanık tutmayı başarıyor. Ayrıca anne-oğul ilişkisinin en acıklı, en ürpertici anlarına tanık olduğumuz anlarda kullanılan aile temalı müzikleri de es geçmemek lazım; soundtrack konusunda da çok başarılı bir film olmuş.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Gerçekten tüyler ürpertici, sorgulatıcı bir psikolojik dram. Çocuk sahibi olup olmamayı düşündürecek kadar güçlü. Son zamanlarda izleyebileceğiniz en etkileyici filmlerden biri. İzlenecek filmler listenize mutlaka ekleyin, pişman olmayacaksınız.<br />
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: left;">
<div style="text-align: center;">
<iframe allowfullscreen="" frameborder="0" height="315" src="//www.youtube.com/embed/TGjjK5SMbJA" width="560"></iframe></div>
</div>
<div style="text-align: justify;">
<div style="text-align: center;">
<br /></div>
</div>
Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1396310535823141562.post-32918574405322425262013-07-08T15:01:00.001+03:002013-07-08T15:02:32.870+03:00Henkel Art Award 2013<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Henkel’in Orta ve Doğu Avrupa çapında düzenleyeceği
Henkel Art.Award.’a Türkiye’den katılacak sanatçı belirlendi. Başvuruları
değerlendiren jüri, genç sanatçı Hera Büyüktaşçıyan’ı seçti. <b><o:p></o:p></b></span></div>
<div class="Standard12pt" style="mso-outline-level: 1; text-align: justify;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<a href="http://2.bp.blogspot.com/-JFKHpb7WQAI/UdqpvQuSh5I/AAAAAAAAA2Y/RXcuIUHpmKY/s1600/In_Situ_2013.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><img border="0" height="213" src="http://2.bp.blogspot.com/-JFKHpb7WQAI/UdqpvQuSh5I/AAAAAAAAA2Y/RXcuIUHpmKY/s320/In_Situ_2013.jpg" width="320" /></span></a><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Henkel’in Orta ve Doğu Avrupa
çapında düzenleyeceği Henkel Art.Award. için Türkiye’den katılacak sanatçı
belirlendi. Başak
Şenova (Küratör), Bige Örer (İstanbul Bienali Direktörü), Zeren Göktan
(Sanatçı), Erdağ Aksel‘den (Sanatçı ve Sabancı Üniversitesi Öğretim Üyesi)
oluşan jüri 11 Haziran’da bir araya geldi. Sanatçı Hera Büyüktaşçıyan’ı seçen jüri
üyeleri, gerekçelerini şöyle özetledi:<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">"Hera Büyüktaşçıyan’ın araştırmaya dayalı, mekana özgü
yerleştirmeleri, mekanın fiziksel özelliklerinin yanı sıra tarihi ve psikolojik
karakterine göndermeler yapar. Jürinin Hera Büyüktaşçıyan’ı seçmesinin sebebi,
bu yapıtların üretimindeki duyarlı ve derin yaklaşımdır."<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<b><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Ödül, Aralık ayında sahibini bulacak<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Uluslararası değerlendirmeyi
yapacak olan jüri ise tüm katılımcılar arasından beş finalisti aday göstermek
üzere 2013 sonbaharında toplanacak. Ödül sahibi, Aralık ayında Viyana’da
gerçekleştirilecek olan galada ilan edilecek. Türkiye’yle birlikte 23 ülkeden
kreatif görsel sanatçıların katılımına açık olan Henkel Art.Award.’ta ödül,
KulturKontakt Austria ve Viyana Modern Sanat Müzesi’nin (Museum der Modernen
Kunst Stiftung Ludwig Wien - mumok) işbirliğiyle verilecek. Birinciliği kazanan
sanatçı, 7 bin Euro para ödülünün yanı sıra, kendi ülkesinde ve Viyana’da
bulunan mumok’ta birer kişisel sergi imkânı da kazanacak. Böylece ödülün toplam
değeri 35 bin Euro’ya ulaşıyor.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<b><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Henkel’in
desteği, motivasyon sağlıyor”</span></b></div>
<div class="PRContact" style="text-align: justify;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://4.bp.blogspot.com/-XzSCXlvHOyw/Udqp4wSdq3I/AAAAAAAAA2g/CHCaTJVbZDM/s1600/Somewhere_in_the_Middle.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><img border="0" height="212" src="http://4.bp.blogspot.com/-XzSCXlvHOyw/Udqp4wSdq3I/AAAAAAAAA2g/CHCaTJVbZDM/s320/Somewhere_in_the_Middle.jpg" width="320" /></span></a></div>
<div class="PRContact" style="text-align: justify;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><span lang="EN-US">Hera Büyüktaşcıyan konu ile
ilgili yaptığı açıklamada, ''Öncelikle Henkel CEE'ye sanata ve genç sanatçılara
verdikleri destekten dolayı çok teşekkür etmek istiyorum. Güncel sanat alanında
verilen bu gibi destek programları özellikle genç sanatçıları sadece sanat
pratikleri açısından değil, motivasyon sağlamak ve üretim arzusunu desteklemek
anlamında da çok büyük değer taşımakta. Bu anlamda benim için de çok büyük bir
motivasyon kaynağı oldu. Henkel Art Award yarışmasının, Türkiye adına
uluslararası finale katılmaya layık görülmek beni çok gururlandırdı. Bu anlamda
değerli jüri üyelerine ve Türk Henkel'e çok teşekkür ederim” diye konuştu. </span><o:p></o:p></span></div>
<div class="PRContact" style="text-align: justify;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span></div>
<div class="PRContact" style="text-align: justify;">
<b><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Hera Büyüktaşçıyan kimdir?<o:p></o:p></span></b></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://3.bp.blogspot.com/-WHTcMnnAYRU/Udqp_VvwP9I/AAAAAAAAA2o/gStE_3Yb578/s1600/HERA_Buyuktasciyan.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><img border="0" height="279" src="http://3.bp.blogspot.com/-WHTcMnnAYRU/Udqp_VvwP9I/AAAAAAAAA2o/gStE_3Yb578/s320/HERA_Buyuktasciyan.jpg" width="320" /></span></a></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">1984 yılında doğan Hera
Büyüktaşçıyan, Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nde sanat
eğitimini tamamladı. Büyüktaşçıyan işlerinde toplumsal kimlik ve bellek,
aidiyet, ötekilik, tekillik ve zenofobi gibi kavramlar üzerine odaklanıyor.
Büyüktaşçıyan'ın katıldığı sergilerden bazıları şunlar: <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">'Değişkenler & Dönüşkenler'
(2009, İstanbul); 'İstanbul’da Yaşıyor ve Çalışıyor' (2010, İstanbul);
'art.homes' (2010-2011, Münih-İstanbul); 'Worthy Hearts' (Yerevan, 2011);
'Looking Somewhere to Land' (Stokholm, 2012),'Yansıma Üzerine Düşünceler'
(2012, Galeri Mana, İstanbul), 'Blur' (Münih, 2012), 'Haset, Husumet, Rezalet'
(2013, ARTER, İstanbul), 'Unutulanın Hatıraları' (2013, Adahan, İstanbul) ve
'Bir İkindi Macerası' (2012, SALT Beyoğlu, İstanbul) <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: justify;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Henkel dünya çapında Çamaşır ve Ev Bakımı, Beauty
Care ve Yapıştırıcı Teknolojileri olmak üzere üç iş biriminde lider markalar ve
teknolojilerle faaliyet göstermektedir. 1876 yılında kurulan Henkel, Persil,
Schwarzkopf ve Loctite gibi tanınmış markaları ile faaliyet göstermekte ve hem
tüketici ürünleri hem de endüstriyel alanda, global olarak pek çok pazar
liderliği bulunmaktadır. Tüm dünyada yaklaşık 47.000 çalışanı bulunan Henkel,
2012 mali yılında 16 milyar 510 milyon Euro’luk satış ve 2 milyar 335 milyon
Euro’luk faaliyet karı gerçekleştirmiştir. Henkel imtiyazlı hisse senetleri,
Almanya DAX borsa endeksine kayıtlıdır.</span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: Times, Times New Roman, serif;"><br /></span></div>
Unknownnoreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-1396310535823141562.post-7042854791017824552013-06-03T21:25:00.000+03:002013-06-03T21:25:16.219+03:00Diren!<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://3.bp.blogspot.com/-9qXoWhC67V0/UazfSm2_5KI/AAAAAAAAA1o/z8HZgicqdQw/s1600/Ads%C4%B1z.png" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="376" src="http://3.bp.blogspot.com/-9qXoWhC67V0/UazfSm2_5KI/AAAAAAAAA1o/z8HZgicqdQw/s640/Ads%C4%B1z.png" width="640" /></a></div>
<br />Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1396310535823141562.post-20013911686524318672013-04-08T00:10:00.001+03:002013-04-08T00:15:33.745+03:00İnsan Derisi Üzerine Yazı Yazmak<div style="text-align: justify;">
18. yüzyılın sonunda Büyük Petro'nun ardından yönetimin başına gelen İkinci Yekaterina'dan duyulan sözdür "insan derisi üzerine yaz yazmak". Çariçe, yönetime geldikten sonra Çarlık Rusyası'nı Fransız aydınlanmasına taşıyarak ve soyluların yönetimdeki gücünü arttırarak halka karşı acımasız baskıcı rejimler uygulamış, Batılılaşmak adına ülkeyi küçük bir aristokrat grubun eline vermiş; yönetici sınıf güçlendikçe, halk ezilmiştir.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<a href="http://1.bp.blogspot.com/-U-PF8RWziHs/UWHh09FAA-I/AAAAAAAAA04/Y6QWl0YbE6Y/s1600/t%C3%BCy-kalem.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" height="320" src="http://1.bp.blogspot.com/-U-PF8RWziHs/UWHh09FAA-I/AAAAAAAAA04/Y6QWl0YbE6Y/s320/t%C3%BCy-kalem.jpg" width="240" /></a>Diderot'la yazışmalarından birinde bahsi geçen ifadeyi şöyle kullanmış Çariçe: "Siz kağıt üstünde çalışıyorsunuz. Kağıt dümdüzdür, incedir, kıvraktır, her yöne katlanır. Aklınızın, kaleminizin hiçbir yaratısına karşı koymaz. Oysa ben, bir devlet yöneticisi olarak düşüncelerimi ve eylemlerimi insan derisi üzerine yazıyorum. İnsan derisi; sinirlenen, gıdıklanan, incinen ve üstüne, kağıda yazıldığı gibi yazılar yazılamayan bir nesnedir."</div>
<span style="font-family: inherit;"><a href="http://1.bp.blogspot.com/-7WzWBoAgGJU/UWHgVctLBmI/AAAAAAAAA0w/4wnFOvyJ2g8/s1600/t%C3%BCy-kalem.jpg">
</a></span>
<br />
<div style="text-align: justify;">
<br />
Çariçe böylece kendi devlet yöneticiliği anlayışını açıklarken, günümüz koşullarındaki devlet yöneticiliği anlayışını da açıklıyor aslında. Günümüzün liderleri Çariçe'nin bu sözünü bilir mi, bilemeyiz ama düşündüm de; çoğunun yaptığı şey insan derisinin üzerine yazı yazmak. Savaşmak, bombalamak, taşlamak, asker/sivil öldürmek, devlet gücüyle baskı kurmak, silahlanıp ayaklanmak; hepsi insan derisi üzerine yazı yazabilenlerin başarısı. Başarı evet, bu zihniyetin ideası, bunu bir başarı olarak görmektir. Bugün burada konuştuğumuz, üzüldüğümüz, kızdığımız, zarar gördüğümüz her durum, insan derisi üzerine yazı yazabilenlerin haksız gururu. Bugün kalemi elinde tutanlar eğip bükerek, kalıba sokarak, yönetim ideolojilerini halkın beynine kazımaya çalışarak, arkasına kattığı öfkeli kalabalığı kışkırtarak, elindeki gücü güçsüzleri ezmek için kullanarak ve düşüncelerini her kesime empoze edip tek tip bir toplum yaratmaya çalışarak insan derisini kazıyorlar. Direnenin canı çok yanıyor, direnmeyen yazılanı yaşıyor.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="background-color: white; font-family: inherit; line-height: 18.65625px;">Yüzyıllar geçiyor ama kalemi elinde tutanların hırsları ve yazdıkları hiç değişmiyor. </span><br />
<span style="background-color: white; font-family: inherit; line-height: 18.65625px;"><br /></span>
<span style="background-color: white; font-family: inherit; line-height: 18.65625px;"><br /></span></div>
Unknownnoreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-1396310535823141562.post-24873420253881254642013-03-27T23:38:00.000+02:002013-03-27T23:38:41.500+02:00Kumdan Hatıralar<div style="text-align: left;">
<object classid="clsid:D27CDB6E-AE6D-11cf-96B8-444553540000" height="40" id="gsSong3155348389" name="gsSong3155348389" width="250"><param name="movie" value="http://grooveshark.com/songWidget.swf" /><param name="wmode" value="window" /><param name="allowScriptAccess" value="always" /><param name="flashvars" value="hostname=grooveshark.com&songID=31553483&style=wood&p=0" /><object type="application/x-shockwave-flash" data="http://grooveshark.com/songWidget.swf" width="250" height="40"><param name="wmode" value="window" /><param name="allowScriptAccess" value="always" /><param name="flashvars" value="hostname=grooveshark.com&songID=31553483&style=wood&p=0" /><span><a href="http://grooveshark.com/search/song?q=Imany%20Slow%20Down" title="Slow Down by Imany on Grooveshark">Slow Down by Imany on Grooveshark</a></span></object></object></div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Sene 1999. Didim - Altınkum sahilinde bir akşamüstü. Sahil yavaş yavaş tenhalaşmaya başlamış, güneş de ufka yaklaşıyor. Bir adam dalgaların bittiği yere ıslak kumları yığmış, bir şeylerle uğraşıyor. Bir sürü insan merakla başında bekliyor elleriyle kuma şekil veren adamın. Bir süre sonra o ıslak kumlar şekillenmeye başlıyor. Yüzükoyun sahile vurmuş bir denizkızı var dalgaların bittiği yerde; elleri iki yana açılmış, kuyruğuyla uzanmış boylu boyunca. Belinin kıvrımları, kollarının altından taşan memeleri, kuyruğundaki pul izleri... Bir şeyi eksik; upuzun saçları. Adam gidip denizin içinden alıyor kumu bu defa. Süzülen kumları başından kuyruk sokumuna kadar akıtıyor. Rüzgar vurup biraz kuruduğunda pelikleri ortaya çıkıyor denizkızının. Her yeri muntazam. Kumdan ama gerçek gibi. Yüzü görünmüyor ama belli ki efsanelerdeki kadar güzel.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Kumdan heykel bittiğinde herkes şaşkın. Adam içinse son derece sıradan, defalarca yaptığı sanat eserlerinden sadece biri belki de sahile vurmuş denizkızı. Şöyle bir bakıyor, gülümsüyor, gurur da var tabi, vücut dilinden belli oluyor. Fotoğrafını çekip, eşyalarını toparlayıp gidiyor. Güneş iyiden iyiye akşama bırakıyor yerini, sahil boşalıyor. Denizkızı artık yalnız, geceyle baş başa. </div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Sabah merak edenler sahilde denizkızını arıyor. Belli ki o, ait olduğu yere, denize dönmüş. Dalgalar yardım etmiş ona, izi bile kalmamış sabaha. Yalnızca gözler şahit denizkızına. Tek bir film karesinden başka hiçbir yerde yok. Yalnızca görenler anlatabiliyor onu. Sanal dünyada yok; gerçek ve yalnızca hatıralarda kalacak. Anlatıldıkça denizin derinliklerinde, kum tanelerinde yaşayacak.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://4.bp.blogspot.com/-2wHDQQGjgnE/UVNebfl3l6I/AAAAAAAAA0g/Vmwph_zTLP8/s1600/800px-Fanabe_beach_sunset.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="213" src="http://4.bp.blogspot.com/-2wHDQQGjgnE/UVNebfl3l6I/AAAAAAAAA0g/Vmwph_zTLP8/s320/800px-Fanabe_beach_sunset.jpg" width="320" /></a></div>
<div style="text-align: center;">
<br /></div>
<div style="text-align: center;">
<br /></div>
Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1396310535823141562.post-69472795101085627012013-03-16T16:44:00.000+02:002013-03-16T16:44:14.552+02:00Life of Pi - Pi'nin Yaşamı<div style="text-align: justify;">
İnanmak istenilen bir hikaye <b><i>Pi'nin Yaşamı</i></b>; Tanrı'yla yakınlaşmak için her yolu deneyen, öğrenmekten usanmayan Pi'nin, Tanrı'nın onu terk ettiğini düşündüğü anlarda bile O'nun peşini bırakmamasının fantastik hikayesi. İzledikten sonra etkisinin daha uzun sürmesini isteyeceğiniz türden bir film, akıllarda da hayata ve inançlara dair onlarca soru işareti bırakan.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<a href="http://3.bp.blogspot.com/-qtlgQv1TDAI/UUSEsX_fYiI/AAAAAAAAAz0/4E-74x-cm-o/s1600/LOP-075.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" height="180" src="http://3.bp.blogspot.com/-qtlgQv1TDAI/UUSEsX_fYiI/AAAAAAAAAz0/4E-74x-cm-o/s320/LOP-075.jpg" width="320" /></a>Kanadalı yazar <b>Yann Martel</b>'in 2001 yılında okuyucuyla buluşturduğu <b><i>Pi'nin Yaşamı</i></b>, 2012 yılında <b>Ang Lee</b>'nin gözüyle beyaz perdede izleyiciyle buluştu bu defa. Fantastik öğeler ve ilginç bir hikayeyle bezenmiş kitap, sinemacıların ilgisini zaten uzun zamandır çekiyordu. Belki de onu büyülü dakikalara çevirecek bir yönetmeni bekliyordu, kim bilir. Kitabı okumadım ama <b>Ang Lee</b>'nin bizlere izlettiği şölene dayanarak söyleyebilirim ki; eminim kitabı okuyanlar, bu hikayenin hakkının fazlasıyla verildiğini söyleyecektir.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><b>Pi'nin Yaşamı</b></i>, Hintli Pi Patel'in yaşamını anlatan büyülü bir hikaye. Pi, adını Fransa'daki halka açık bir havuzdan alan, çocukluktan bu yana keşfetmenin öğrenmenin ve en önemlisi de inanmanın kıymetini bilip, bunların peşini asla bırakmayan sıradışı bir çocuk. Babasının hayvanat bahçesindeki kaplana eliyle et yedirmeyi deneyecek kadar da cesur, korkusuz ve inançlı. Çocukluğundan bu yana inanmayı ve Tanrıyı sorgulayan Pi, bütün dinleri inceler, kendince sorgular ve bütün inançlarda kendini bulur. Hiçbir canlının kendisine zara vermeyeceğini, inandığı Tanrının onu her zaman koruyacağını ve yol göstereceğini düşünür. Bir gün, çok vakitsiz bir zamanda ailesi hayvanat bahçesini boşaltmak, hayvanları da satmak için Amerika'ya götürmek zorunda kalır. Büyük bir kargo gemisiyle, yüzlerce hayvanla birlikte yola çıkarlar. Yolculuk esnasında fırtınaya yakalanırlar, Pi kazadan kaplan Richard Parker, zebra, orangutan, sıçan ve sırtlanla birlikte kurtulur. Okyanusun ortasında, bir filikada yaşam mücadeleleri başlar böylelikle.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<a href="http://4.bp.blogspot.com/-d-Cdpa-lonQ/UUSE3DnTstI/AAAAAAAAAz8/sVn1G9O4a8k/s1600/Life_Of_Pi_Movie_Wallpaper_1600x900.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="180" src="http://4.bp.blogspot.com/-d-Cdpa-lonQ/UUSE3DnTstI/AAAAAAAAAz8/sVn1G9O4a8k/s320/Life_Of_Pi_Movie_Wallpaper_1600x900.jpg" width="320" /></a>Yolculuk boyunca Pi'nin yaşadıkları inanması zor şeyler. Bunca yıl okuyarak biriktirdiği bilgiler, kısacık yaşamındaki tecrübeleri ve inançları, bu zorlu yolculukta ona yardım edecek şeylerdir artık. Etkisi uzun süre geçmeyen ilginç hayat hikayesiyle Pi, okuyucuyu da, izleyiciyi de büyüleyen bir yapım olmuş kesinlikle.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Yönetmenliğini <b>Ang Lee</b>'nin yaptığı filmin senaryosu <b>David Magee</b> tarafından kaleme alınmış. <b>Ang Lee</b>'nin filmi alıp çok başka yerlere taşıdığı rahatlıkla söylenebilir. Görsellik, kullanılan efektler ve seçilen oyuncularla film, son yıllarda izlenmesi gereken en iyi filmlerden biri haline gelmiş. Çocukluğundan yetişkinliğine dek Pi Patel'i oynayan oyuncular <b>Suraj Sharma, Irrfan Khan, Ayush Tandon</b> ve <b>Gautam Belur</b> şahane oyunculuk sergilemişler. <b>Adil Hussain, Tabu, Ayan Khan, Mohd Abbas Khaleeli, Vibish Sivakumar</b> ve <b>Rafe Spall</b>'dan oluşan kadro son derece güzel iş çıkarmış. Ve ayrıca, kısa da olsa <b>Gerard Depardieu</b> ile karşılaşmak da filmin sürprizlerinden biri.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
4 Oscar'lı <i style="font-weight: bold;">Pi'nin Yaşamı</i> metaforlarla, dayandığı, gücünü aldığı hikayelerle donatılmış şahane bir hayat öyküsü. Sorgulayan, düşündüren ve etkisi altına alıp kolay kolay bırakmayan bir film. İyi ki yazılmış, iyi ki sinemaya uyarlanmış dedirtecek kadar güzel. Umarım izledikten sonra siz de benzer şeyleri hissedersiniz.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: center;">
<iframe allowfullscreen="" frameborder="0" height="315" src="http://www.youtube.com/embed/m7WBfntqUoA" width="560"></iframe></div>
Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1396310535823141562.post-91525639150663351032013-03-02T16:51:00.000+02:002013-03-02T16:51:56.964+02:00Dediler Ki...<div style="text-align: left;">
<object classid="clsid:D27CDB6E-AE6D-11cf-96B8-444553540000" height="40" id="gsSong2772556314" name="gsSong2772556314" width="250"><param name="movie" value="http://grooveshark.com/songWidget.swf" /><param name="wmode" value="window" /><param name="allowScriptAccess" value="always" /><param name="flashvars" value="hostname=grooveshark.com&songID=27725563&style=metal&p=0" /><object type="application/x-shockwave-flash" data="http://grooveshark.com/songWidget.swf" width="250" height="40"><param name="wmode" value="window" /><param name="allowScriptAccess" value="always" /><param name="flashvars" value="hostname=grooveshark.com&songID=27725563&style=metal&p=0" /><span><a href="http://grooveshark.com/search/song?q=Maurice%20El%20Medioni%20Tu%20N'aurais%20Jamais%20Du" title="Tu N'aurais Jamais Du by Maurice El Medioni on Grooveshark">Tu N'aurais Jamais Du by Maurice El Medioni on Grooveshark</a></span></object></object></div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
"Bildiğim bir şey varsa o da, niçin, nasıl olduğunu bilmeden ahmakça ıstırap çektiğimiz, öldüğümüzdür. Şunu da biliyorum ki; bizim en büyük hatamız, mutluluğumuza fazla düşkün oluşumuzdur. Halbuki hayat, bizim arzularımıza karşı kayıtsızdır; mutluysak tesadüfen, mutsuzsak gene tesadüfen." <b><i>Panait ISTRATI - Angel Dayı, 1927</i></b></div>
<div style="text-align: justify;">
<b><i><br /></i></b></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://3.bp.blogspot.com/-qLRb4oM8VIo/UTIRPfv-ggI/AAAAAAAAAzk/HyrT5aVAGFg/s1600/249773_10150329925979989_4228108_n.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="240" src="http://3.bp.blogspot.com/-qLRb4oM8VIo/UTIRPfv-ggI/AAAAAAAAAzk/HyrT5aVAGFg/s320/249773_10150329925979989_4228108_n.jpg" width="320" /></a></div>
<div style="text-align: justify;">
"En büyük ahlaksızlığımız, dedim kendi kendime, bir aşkı yaşamamaktır. Hayatı mümkün olan en geniş haliyle yaşamak gerekir." <i><b>Barış BIÇAKÇI - Bizim Büyük Çaresizliğimiz, 2004</b></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
"Dikkatinizi çekmek isterim ki, benim yerimde o olabilirdi, onun yerinde de ben. Ama neylersiniz, böyle buyurmuş talih. Herkes kendi payına düşeni yaşar." <i><b>Samuel BECKETT - Godot'yu Beklerken, 1952</b></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><b><br /></b></i></div>
<div style="text-align: justify;">
"Bizim küçük Anadolu şehirlerimizde bu müzmin evlenme hastalığı daima hüküm sürmektedir. En kuvvetliler bile bir iki sene dayanabildikten sonra bu amansız mikroptan yakalarını kurtaramazlar ve kör gibi, önlerine ilk çıkanla evleniverirler. Tabii bu evlenmede herhangi bir müşterek hayattan ziyade erkek için evde bir kadın bulunması; kız için de "münasipçe bir kısmet" varken kaçırılmaması düşünülmüştür. Bu izdivaç mikrobu evlendikten sonra faaliyetine başlar: Evvelce birtakım emelleri olan, yükselmek, kendini göstermek, eser vermek isteyen adamlara bir kalenderlik, bir lakaytlık gelir. Evde meram anlatmaya asla imkân olmayan, seviyesi, ahlak telakkisi, dünyayı görüşü ve itiyatları büsbütün ayrı bir mahlukla daima bir beraberlik insanı dış hayatta da bedbin yapar ve bütün insanlardan şüpheye düşürür. Evlendikten sonra bir adamın büyün gayesi ve istikbal düşüncesi, bir kere içine girmiş bulunduğu ve şimdi mukadder telakki ettiği bu belayı ses çıkarmadan ve dosta düşmana pek belli etmeden sürükleyip götürmek, onda herkes tarafından söylenen, fakat kimse tarafından bulunamayan meziyetler ve saadetler araştırmaktır." <i><b> Sabahattin ALİ - Kuyucaklı Yusuf, 1937</b></i><br />
<i><b><br /></b></i></div>
Unknownnoreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-1396310535823141562.post-85921752645092236462013-03-02T15:53:00.001+02:002013-03-02T15:53:05.754+02:00Haftamı Şenlendirenler<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
<a href="http://3.bp.blogspot.com/-Zfq5_dq4Yd0/UTID0elKl7I/AAAAAAAAAzU/2YLnAQDdu-g/s1600/Ads%C4%B1z.png" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="171" src="http://3.bp.blogspot.com/-Zfq5_dq4Yd0/UTID0elKl7I/AAAAAAAAAzU/2YLnAQDdu-g/s640/Ads%C4%B1z.png" width="640" /></a></div>
<div style="text-align: center;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<b>Haftamın Kitabı:</b> <i>Feyza Hepçilingirler</i>'in dil üzerine yazdığı üçlemeden ikincisi <i>Dedim "Ah"</i> elimdeydi bu hafta. İlk kitap Türkçe "Off"un devamı niteliğinde, ama bu kez daha uzun ve araştırma yazılarıyla dolu. İlk kitaba nazaran biraz daha sıkıcı ama örnekler yine komik, yine "ah" dedirtiyor. Sayfaların içinde Türkçe ve İngilizce birbirine karışmış ilanlar, reklam panoları var. Hem komik, hem de Türkçenin gidişatını göstermesi açısından düşündürücü bir kitap. Meraklısı kaçırmasın.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<b>Haftamın Filmi: </b><i>Silver Linings Playbook</i>, Türkiye'deki adıyla <i>Umut Işığım</i> son zamanların en çok konuşulan filmlerinden biri oldu. Oscar adaylığı ve <i>Jennifer Lawrance</i>'e Oscar Heykelciğini kazandırması dikkatleri daha da üzerine çekti. Her ne kadar Oscar'a uzanacak kadar uzun boylu bir film olduğunu düşünmesem de; oyuncu kadrosu ve hikayesi ile izlenecek filmlerden biri. Filmde bipolar bozukluğundan dolayı kontrolsüz davranışlar sergileyen Patrick'in hastaneden eve, ailesinin yanına dönmesi, eski karısına olan takıntısı ve hayatına yeni giren Tiffany ile olan garip ilişkisi anlatılıyor. Filmde <i>Jennifer Lawrance</i>'in yanı sıra <i>Bradley Cooper</i>, <i>Robert De Niro</i> ve <i>Jacki Weaver</i> var.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<b>Haftamın Albümü:</b> Tiyatro sahnesinden ve televizyon dizilerinden aşina olduğumuz başarılı oyuncu Ayça Varlıer, gerek rol aldığı müzikallerde gerekse Emir Ersoy'un Projecto Cubano ile yaptığı albümlerde sesini dinleyicilere kanıtlamıştı. Uzun zamandır üzerinde çalıştığı ilk albümü Elif de geçtiğimiz günlerde dinleyiciyle buluştu. Ayça Varlıer'in güçlü sesi, albümdeki şarkılarla bütünleşmiş, ortaya dinelemesi pek güzel albüm çıkmış ortaya, mutlaka dinleyin.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<b>Haftamın Dizisi:</b> <i>Edgar Allan Poe</i> hayranı, güzel kızlara takıntılı bir seri katili ve peşindeki ajanı anlatan bir gerilim hikayesi olan <i>The Following</i>, <i>Fox</i>'un yeni sezonda en çok dikkat çeken dramalarından biri oldu. Gotik romantizmi seven, <i>Poe</i>'ya tutku derecesinde hayran olan, evli, çocuklu bir edebiyat profesörünün nasıl bir seri katile döndüğünü, yakalandıktan sonra bile etkisini nasıl sürdürdüğünü gösteren iyi bir iş çıkmış ortaya bu diziyle. Sıkı da bir izleyici kitlesi yakalayınca <i>The Following</i>, bu sezonun en iyi yapımlarından biri olarak gösteriliyor şimdi. <i>James Purefoy</i> ve <i>Kevin Bacon</i>'un sıkı performansı, dram-gerilim-aksiyon üçlemesiyle desteklenmiş senaryosu ile <i>The Following</i>, merakla takibe aldıklarım arasında.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1396310535823141562.post-72450605879233877532013-02-22T21:18:00.000+02:002013-02-22T21:18:04.945+02:00Banshee - Karanlık Bir Kasaba Hikayesi<div style="text-align: justify;">
<i><b>"Small town. Big secrets."</b></i> mottosuyla <b>Cinemax</b> ekranlarında gösterilmeye başlayan ve daha ilk bölümle ses getirmeyi başaran yeni dizi <b>Banshee</b>'den bahsedelim biraz, ne dersiniz?</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://3.bp.blogspot.com/-ZgGkx9MPedU/USfDbrCHanI/AAAAAAAAAzA/MIp0sPbuvNE/s1600/banshee-ep3.png" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" height="200" src="http://3.bp.blogspot.com/-ZgGkx9MPedU/USfDbrCHanI/AAAAAAAAAzA/MIp0sPbuvNE/s200/banshee-ep3.png" width="200" /></a></div>
<div style="text-align: justify;">
<b>Banshee</b> son derece karanlık, çetrefilli, zor bir hikaye. Azılı bir hırsız olan kahramanımız, sevgilisiyle birlikte alengirli bir soygun işindeyken yakalanıyor, sevgilisine elmasları verip, teslim oluyor. Aradan 15 yıl geçiyor, hırsızımız hapisten çıkıyor, hikaye de tam bu noktada başlıyor. Önce elmasları alıp götüren ve hapishanedeyken onu bir kere bile arayıp sormayan sevgilisinin peşine düşüyor; ama ikisinin de peşinde daha büyük güçler, karanlık adamlar var. Bir yandan onlardan kaçarken, bir yandan da eski sevgilisini arıyor, elinde bir adres, yolu Banshee kasabasına düşüyor. Kasabanın barında takılırken, içeriye kasabanın yeni şerifi giriyor, ardından da kasabanın belalılarından birinin fedaileri. Yeni şerif çıkan çatışmada ölüyor, bizim hırsızın aklına o an dahiyane bir fikir geliyor: Şerifin yerine geçmek.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://4.bp.blogspot.com/-2vx5A55WMVk/USfDS0RxUlI/AAAAAAAAAy4/r4yuSBd94V8/s1600/1682195-poster-1960-banshee.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="179" src="http://4.bp.blogspot.com/-2vx5A55WMVk/USfDS0RxUlI/AAAAAAAAAy4/r4yuSBd94V8/s320/1682195-poster-1960-banshee.jpg" width="320" /></a></div>
<div style="text-align: justify;">
Hikaye böylece pilot bölümde pişiyor, önümüze bu şekliyle servis ediliyor. Artık bu noktadan sonra Şerif Hood'un maceralarını izliyoruz. Western'e yaptığı göndermelerle, ilginç tipleri ve garip hikayesiyle <b>Banshee</b>, bu yılın iddialı dizilerinden biri olarak televizyon ekranında boy gösterdi. Son derece klişe öğelerle bezenmiş gibi dursa da, <b>Banshee</b> oyunculukları ve iç içe geçmiş gizemli hikayeleriyle izleyicide ciddi derecede merak uyandırıyor. 2. sezon onayını şimdiden alan dizinin yapımcılarının da <b>Six Feet Under</b> ve <b>True Blood</b> yaratıcıları olduğunu söylemeden geçmeyelim.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Başrollerinde <b>Antony Starr</b> ve <b>Ivana Milicevic</b>'in rol aldığı <b>Banshee</b>, western öğeleriyle süslenmiş karanlık hikayesi, oyunculukları ve bol aksiyonuyla bu yılın en iddialı yapımlarından biri. Bu türde dizileri sevenler <b>Banshee</b>'yi göz ardı etmesinler.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: center;">
<iframe allowfullscreen="" frameborder="0" height="315" src="http://www.youtube.com/embed/ZCHGfmLenmc" width="560"></iframe></div>
Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1396310535823141562.post-11728015861172209412013-02-16T18:17:00.002+02:002013-02-16T18:19:21.727+02:00Luxus Orient Blues<object classid="clsid:D27CDB6E-AE6D-11cf-96B8-444553540000" height="40" id="gsSong3352697628" name="gsSong3352697628" width="250"><param name="movie" value="http://grooveshark.com/songWidget.swf" /><param name="wmode" value="window" /><param name="allowScriptAccess" value="always" /><param name="flashvars" value="hostname=grooveshark.com&songID=33526976&style=wood&p=0" /><object type="application/x-shockwave-flash" data="http://grooveshark.com/songWidget.swf" width="250" height="40"><param name="wmode" value="window" /><param name="allowScriptAccess" value="always" /><param name="flashvars" value="hostname=grooveshark.com&songID=33526976&style=wood&p=0" /><span><a href="http://grooveshark.com/search/song?q=Luxus%20Bi'Lareya" title="Bi'Lareya by Luxus on Grooveshark">Bi'Lareya by Luxus on Grooveshark</a></span></object></object><br />
<span style="font-family: inherit;"><br /></span>
<br />
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;">İşini severek yapan insanların elinden her zaman güzel işler çıkıyor. <b>Luxus</b> da size "o" insanlardan oluşan bir topluluk gibi gelmiyor mu? Severek çalıyorlar, çalarken eğleniyorlar ve ortaya şahane bir müzik çıkarıyorlar. <b>Luxus</b> son yıllarda hayatımıza girmiş en güzel gruplardan biri, öyle değil mi?</span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;"><br /></span></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://1.bp.blogspot.com/-ZqehfQWp1AY/UR-wM7pAo5I/AAAAAAAAAyg/2eWT5uvL80Q/s1600/luxusdinle.jpeg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="228" src="http://1.bp.blogspot.com/-ZqehfQWp1AY/UR-wM7pAo5I/AAAAAAAAAyg/2eWT5uvL80Q/s320/luxusdinle.jpeg" width="320" /></a></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;"><b>Luxus</b>, 2005 yılından beri orient blues müziğin en güzel örneklerini sergileyen enfes bir grup. 2000'lerin başında <b>Alper Bakıner</b>'in sahne projesi olarak tasarladığı <b>Luxus</b>, birkaç sene içinde Balkan ve Anadolu ezgilerini rock müzikle harmanlayan, dinlemelere doyulamayacak bir grup haline geldi. Kurulduğu ilk zamanlarda İstanbul'un çeşitli yerlerinde sahne alan grup, dinleyici kitlesini büyüttü ve 2008 yılında ilk albümü <b>Acayip Şeyler</b> ile karşımıza çıktı. <b>Neden Saçların Beyazlamış Arkadaş</b> şarkısına getirdikleri bambaşka yorumla dikkat çektiler, ardından <b>Acayip Şeyler</b>'e klip çekip bize "mavi kafalı fil"i sordular, nakaratta "bana bir şeyler oluyor, acayip şeyler oluyor" diye dans eden şahane bir konser kitlesi yarattılar. Daha sonra <b>Balans ve Tolerans</b> adlı neşeli şarkılarını da kliplendiren grup, albüm içindeki diğer şarkıları da televizyon programlarında seslendirip tanıttılar. Yeniden yorumladıkları bir diğer şarkı <b>Haydar Haydar</b>, <b>Üsküdar</b> ve <b>Yuvasız Kuş</b> da keza çok sevildi. Albüm tanıtımı ve konserlerle geçen üç senenin ardından, 2011 yılında ikinci albümleri <b>Bi' Lareya</b>'yı yayınladılar. <b>Ada Sahilleri</b> ve <b>Bir Kadeh Daha Ver</b> gibi güzel cover parçaların yanı sıra, yepyeni şarkılar da pek sevildi, neşelendirdi, hüzünlendirdi.</span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;"><br /></span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;">Keman ve vokalde <b>Alper Bakıner</b>, akordeonda <b>Ozan Akgöz</b>, davulda <b>Burak Beyrek</b>, basta <b>Olcay Bozkurt</b>, perküsyonda <b>İsmet Kızıl</b>, gitarda <b>Cem Kurt</b>, trombonda <b>Mikail Şimşek</b> ve klarnette <b>Kamucan Yalçın</b> grubun manifestosunda şöyle diyorlar, bize de çok söz bırakmıyorlar haliyle:</span></div>
<br />
<div style="border: 0px; color: #333333; line-height: 24px; padding: 0px; text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;"><i>"Hayat, bize ‘acayip’ bir takım ‘şeyler’ olduğuna dair irrasyonel kanıtlarla zaten tıka basa dolu. Bizim tek yaptığımız, bunlara hafif yan gözle bakıp, sinsice gülümsemek.. Bunu seçtik çünkü, yeri hazin gözlerle arşınlayan bakışlardan gerçekten çok sıkıldık. Tekrarlandıkça içi boşalan bir takım karanlık argümanların yerine; hayatın dandikliğine takla atarak ve dil çıkararak karşı durmaya karar verdik.</i></span><br />
<span style="font-family: inherit;"><i><br /></i></span></div>
<div style="border: 0px; color: #333333; line-height: 24px; padding: 0px; text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;"><i>Ve takla attıkça fark ettik ki;</i></span><br />
<span style="font-family: inherit;"><i><br /></i></span></div>
<div style="border: 0px; color: #333333; line-height: 24px; padding: 0px; text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;"><i>LUXUS; hayattan bunalmanın alternatifi değil, o bunalımın ta kendisidir. Gazetelerdeki asık suratlıların ve kokusunu yaydıkları politik mendeburluğun yüzüne çizilmiş bıyıktır.</i></span></div>
<div style="border: 0px; color: #333333; line-height: 24px; padding: 0px;">
</div>
<div style="border: 0px; padding: 0px; text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;"><i><br /></i></span></div>
<div style="border: 0px; padding: 0px; text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;"><i>Saptığı sokak ve çıkaracağı seslerle ilgili; taze ve anlık oluşları dışında hiçbirşeyi vaat etmeyen, yolcu kapasitesi oldukça geniş bir cadı süpürgesidir.</i></span></div>
<div style="border: 0px; padding: 0px; text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;"><i><br /></i></span></div>
<div style="border: 0px; padding: 0px; text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;"><i>Ve dil çıkarttıkça gördük ki;</i></span></div>
<div style="border: 0px; padding: 0px; text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;"><i><br /></i></span></div>
<div style="border: 0px; padding: 0px; text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;"><i>LUXUS; her seferinde başka renklerde ışık yayan 7 kişiden mürekkep bir şiirli lambadır. Boynunuzdaki kravatın yasaklanmış göbek atma isteğidir. Çaresizliğin kıçında patlayan siyah deriden dede terliğidir. Terli terli su içmenin yegane bahanesidir. Elinizde patlama ihtimali oldukça yüksek bir sıhhatli bombadır.</i></span></div>
<div style="border: 0px; padding: 0px; text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;"><i><br /></i></span></div>
<div style="border: 0px; padding: 0px; text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;"><i>Şudur, budur."</i></span></div>
<div style="border: 0px; padding: 0px; text-align: justify;">
<br /></div>
<br />Unknownnoreply@blogger.com7tag:blogger.com,1999:blog-1396310535823141562.post-9480216891207428392013-02-07T20:42:00.001+02:002013-02-07T20:47:33.881+02:00Haftamı Şenlendirenler<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://1.bp.blogspot.com/-IpXi1BHC_FQ/URP0zyKoNUI/AAAAAAAAAyM/kd-NPiy_WNY/s1600/Ads%C4%B1z.png" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="160" src="http://1.bp.blogspot.com/-IpXi1BHC_FQ/URP0zyKoNUI/AAAAAAAAAyM/kd-NPiy_WNY/s640/Ads%C4%B1z.png" width="640" /></a></div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<b>Haftamın Kitabı:</b> Dil konusunda titiz olanların en sevdiği hocalardan biridir <i>Feyza Hepçilingirler</i>. Öykülerinin dışında, dille ilgili yazdığı eğlenceli kitaplarla da pek sevildi. Üçlemenin ilk kitabı olan <i>Türkçe Off</i>, televizyonda, köşesinde, radyoda yanlış konuşan, kelimeleri yanlış telafuz eden ünlülerin hatalarını esprili bir dille düzeltmek uğruna yazılmış keyifli bir kitap. Türkçenin günümüzde ne denli yozlaştığını, halka örnek olması gereken kişilerde bile nasıl dikkatsizce kullanıldığını örneklerle, eleştirel bir dille anlatırken, <i>Feyza Hepçilingirler</i>'in o tatlı-sert eleştirileri gülümsetiyor. Ben dizinin 3. kitabı olan <i>Dilim Dilim Anadilim</i>'i tesadüfen edinmiş ve okumuştum. Geçtiğimiz aylarda Tüyap Kitap Fuarı'nda serinin 1. kitabı olan <i>Türkçe Off</i>'u bulunca dayanamadım, meraktan aldım. Eski bir kitap olmasına rağmen bence güncelliğini hiç yitirmemiş. Eski siyasetçilerin, şarkıcıların, spikerlerin gaflarını ve dil yanlışlarını okumak oldukça nostaljikti. Üstelik son çıkan basımında Feyza Hoca kendisine gelen eleştirileri ve onlara verdiği cevapları da eklemiş kitap sonuna. Dil konusunda meraklıysanız, kaçırmayın derim.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<b>Haftamın Filmi: </b><i>Ted</i>'in vizyona girdiği vakitlerde fragmanın göz ucuyla izlemiş, canlanmış bir oyuncak ayının komikliklerini bir ara izlerim diye geçiştirmiştim. Geçtiğimiz günlerde filmin sonunda bu eğlenceyi bu kadar geç izlediğim için kızdım kendime. <i>Ted</i>, sevimli bir konuşan oyuncak ayı olmanın çok ötesinde küfürbaz, çapkın, sosyal ve çenesi düşük şahane bir karakter. Başrol oyuncusunun sevimli oyuncak ayısı ve onun maceraları tadında naif bir şeyler bekliyorsanız, hiç beklemeyin. <i>Ted</i> ve sahibi John'un hikayesini izlerken gülmekten kırılacaksınız. Şahane esprilerle bezenmiş filmin başrolünde <i>Mark Wahlberg</i> ve <i>Mila Kunis</i> var. <i>Ted</i>'i seslendiren ise <i>Ted</i>'in yaratıcısı ve filmin yönetmeni <i>Seth MacFarlane</i>. Eğlenceli birkaç saat için <i>Ted</i>'i mutlaka izleyin.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<b>Haftamın Albümü:</b> <i>Teoman</i>'ın <i>Duş</i> ve <i>Bana Öyle Bakma</i> şarkılarındaki vokal performansı ile dinleyicileri büyüleyen <i>İrem Candar</i>, sonunda ilk solo albümünü yayınladı. Merakla beklenen <i>Erik Ağacı</i> adlı albümün çıkışı 2013 yılının başına tekabül etse de, <i>Yoldan Geçen Adam</i> şarkısı önce <i>Behzat Ç</i>.'de çalındı ve çok sevildi. Ardından <i>Rüya</i> ve <i>Bi'şey Olsun</i> şarkılarına klip çekildi. Dijital platformlarda pek sevilen şarkılar 2013 başında dinleyicilerin beğenisine sunuldu. Keyifle dinlenen, güzel bir albüm.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<b>Haftamın Dizisi:</b> <i>Altın Küre</i> ödüllerinden en iyi komedi-müzikal dizi dalında zaferle ayrılan yepyeni bir dizi vardı bu yıl: <i>Girls</i>. <i>Lena Dunham</i> bir hikaye oluşturdu, senaryolaştırdı ve yönetmen koltuğuna geçti. <i>Hbo</i> kanalında yayınlanmaya başlayan <i>Girls</i>, kısa süre içinde izleyici topladı ve alabileceği en iyi ödüllerden biri olan <i>Altın Küre</i>'yi kaptı. <i>Girls</i>, New York'ta çalışan ve okuyan 4 kız arkadaşın hikayesi. Tarz açısından epeyce <i>Sex and the City</i>'i andırıyor. Ama bu daha çok orta sınıfın hikayesi. Kızlar başına buyruk, marjinal yaşamı seviyor ve bu uğurda yaşamda hiçbir şeyi atlamak istemiyorlar, akıllarına eseni yapıyorlar. Bir yandan da yaşamı ve ilişkileri sorguluyorlar kendi tarzlarında. Sanırım diziyi izlettiren ve sevdiren kısım da bu; sorgulayışın şahane diyaloglar çıkarması. Bolca cinsellik de barındıran dizi, etkileyici diyalogları ve cesur sahneleriyle 2. sezonuna tam gaz devam ediyor. Dizi sevenler kaçırmasın.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
Unknownnoreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-1396310535823141562.post-68255563716971804152013-02-01T22:27:00.001+02:002013-02-01T22:32:39.513+02:00Albüm Güzellemesi: Melis Danişmend - Biraz Gülmek İstiyordum<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://2.bp.blogspot.com/-xffOzZPGH4w/UQwjlvkRXQI/AAAAAAAAAxs/-A0sK2jT6-o/s1600/1357909182506659694109456685.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" height="316" src="http://2.bp.blogspot.com/-xffOzZPGH4w/UQwjlvkRXQI/AAAAAAAAAxs/-A0sK2jT6-o/s320/1357909182506659694109456685.jpg" width="320" /></a></div>
<div style="text-align: justify;">
Son birkaç yılda alternatif müzikte kadın vokallerde en dikkat çeken isimlerden bir tanesi <i><b>Melis Danişmend</b></i>. İlk albümü <i><b>Daha Az Renk</b></i> ile fazlasıyla dikkat çekmiş, <i><b>Bin Doz Öfke</b></i>, <i><b>Her Şey Normal</b></i>, <i><b>Sarhoşken Pişkin Ayıkken Pişman</b></i> gibi şarkılarla tekrar tekrar dinleme isteği yaratmıştı. Üstüne bir de <i><b>Feridun Düzağaç</b></i>'ın ta derinlere dokunmalı şarkısı <i><b>Çok Geç</b></i>'i dokundura dokundura seslendirince <b><i>Melis Danişmend</i> </b>daha da çok sevildi. Şarkı sözleri, müziğe bakış açısıyla farklı bir yer edindi müzik piyasasında. Hal böyle olunca yeni albüm bekleyişleri çoğaldı. Merakla beklenen ikinci albümü <i><b>Biraz Gülmek İstiyordum</b></i> sonunda çıktı görücüye. </div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Albüm, hani şu "dinledikçe" güzelleşenlerden. İlk dinlediğinizde bir şarkı seçiyorsunuz en güzel bu diyebileceğiniz. Dinledikçe, kulağa daha yatkın geliyor şarkılar, alışıyor ve daha da sevmeye başlıyorsunuz. <i><b>Melis Danişmend</b></i>'in o duru sesi, akustik gitar ve piyano ile birleşip, dinleyiciyi etkisi altına alıyor. İlk albümden farklı olarak bu albümde davula da kulak veriyoruz, parçalar haliyle biraz daha hareketli, ritimli. Şarkıların tümünün sözü ve müziği <i><b>Melis Danişmend</b></i>'e ait. Tarzıyla, sözleriyle farkını koyuyor ortaya hemen. <b><i>Biraz Gülmek İstiyordum</i> </b>kışın en güzel albümlerinden biri bana göre. Her albümün dinleyici için bir gözbebeği vardır illaki; <i><b>Ufak Tefek Notlar</b></i> albümün en sevdiğim parçası, nacizane notumu da düşeyim.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: left;">
Albümün tamamını buradan dinleyebilirsiniz: <a href="http://www.ttnetmuzik.com.tr/#album-Biraz_Gulmek_Istiyordum-278256" target="_blank">http://www.ttnetmuzik.com.tr/#album-Biraz_Gulmek_Istiyordum-278256</a></div>
Unknownnoreply@blogger.com3tag:blogger.com,1999:blog-1396310535823141562.post-51903717371885077432013-01-13T20:14:00.001+02:002013-01-13T20:14:26.504+02:00One Day - Bir Gün<div style="text-align: justify;">
Ertelenmiş bir aşkın hüzünlü hikayesi <i><b>Bir Gün</b></i>. Çıkış noktası tek bir gün, sonradan kıymeti bilinen. Varış noktası ise hüzünlü bir hatıra, geçmiş günlerden. <i><b>Anne Hathaway</b></i> ve <b><i>Jim Sturgess</i></b>'in başrolünü paylaştğı bu film, bizlere bir şeyin yaşanması gerekecekse bir gün mutlaka, elbet yaşanacağını, bunun da tek bir günde yazıldığını anlatıyor.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://2.bp.blogspot.com/-J01iQJk4UV8/UPL3tccPx_I/AAAAAAAAAwg/aeszE8J3RAY/s1600/One-Day-Theatrical-Still.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="204" src="http://2.bp.blogspot.com/-J01iQJk4UV8/UPL3tccPx_I/AAAAAAAAAwg/aeszE8J3RAY/s320/One-Day-Theatrical-Still.jpg" width="320" /></a></div>
<div style="text-align: justify;">
Film, <i><b>David Nicholls</b></i>'un <i><b>One Day</b></i> romanından uyarlama. Kitap çıktığında hızla önce İngiltere'de, sonra da dünyada "bestseller"lar arasına yerleşti, haftalarca liste başı kaldı. Sonra da yapımcıların ilgisini çekti ve yönetmen <b><i>Lone Scherfig</i></b> tarafından sinemaya uyarlandı. Günümüzde teknolojinin bu denli gelişmesi, üç boyutlu, bol aksiyonlu, maceralı filmlerin yüksek gişe hasılatı, artık bu tarz filmlerin endüstriyi ele geçireceğini düşündürtse de, 2009 yılında yayınlanan bu kitapla bir kez daha aşk hikayelerinin ölmeyeceğini, raflarda ve beyaz perdede kendine her daim yer bulacağını kanıtladı bir kez daha.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://4.bp.blogspot.com/-Ic1ykjtAWug/UPL30DPKSYI/AAAAAAAAAwo/kE0pM7VlcnE/s1600/One-Day-440720.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" height="212" src="http://4.bp.blogspot.com/-Ic1ykjtAWug/UPL30DPKSYI/AAAAAAAAAwo/kE0pM7VlcnE/s320/One-Day-440720.jpg" width="320" /></a></div>
<div style="text-align: justify;">
Filmde, 1988 yılında üniversitenin bitiş günü tanışan Emma ve Dexter'ın hikayesi anlatılıyor. İkili o geceyi sarhoş bir halde geçirmeyi planlıyorlar. Sonrasında arkadaş kalmaya karar verip, seneler içerisinde ara ara telefonlaşıyorlar, mektuplaşıyorlar, birlikte tatile çıkıyorlar ama uzun bir süre bir kurala sadık kalıyorlar: Arkadaş kalma kuralı. Ne Emma'nın ta en başından beri Dexter'a karşı var olan hisleri, ne de Dexter'ın arzuları bu kuralı yıkamıyor. Yıllar geçiyor, ilişkileri zaman zaman sekteye uğruyor ama ikisi de bu arkadaşlığı sürdürmeye devam ediyor. Zaman içindeki değişen kişilikler, başka hayatlar yaşamaları, hiçbir şey bu ikiliyi birbirinden kopartamıyor. Ta ki "bir gün"e kadar...</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Sevip de kavuşamayanların Yeşilçam filmi kadar hüzünlü <i><b>Bir Gün</b></i>... Bir aşkı en saf haliyle anlatacak kadar aşka sadık... Kaderin oyunlarına direnenleri daha güçlü kılacak kadar zorlu lakin güzel. Aşk, zaten zorluklarla karşılaştıkça daha da güçleniyor, kaçtıkça daha çok üstünüze geliyor. Bu film, bunun hikayesi aslında. Okuyana da, izleyene de mutlak bir yerinde biraz tanıdık geliyor. Oyunculuklarla ve mekanlarla taçlandırılmış bu güzel filmi izleyin derim ben. Biraz buruyor ama güzel, her aşk gibi...</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: center;">
<iframe allowfullscreen="" frameborder="0" height="270" src="http://www.youtube.com/embed/GU4qLmIXbOE" width="480"></iframe></div>
Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1396310535823141562.post-91304005494911193162013-01-11T20:57:00.004+02:002013-01-11T23:22:07.377+02:00Parov Stelar - Electro Swing Ondan Sorulur!<div style="text-align: left;">
<object classid="clsid:D27CDB6E-AE6D-11cf-96B8-444553540000" height="40" id="gsSong3529556723" name="gsSong3529556723" width="250"><param name="movie" value="http://grooveshark.com/songWidget.swf" /><param name="wmode" value="window" /><param name="allowScriptAccess" value="always" /><param name="flashvars" value="hostname=grooveshark.com&songID=35295567&style=metal&p=0" /><object type="application/x-shockwave-flash" data="http://grooveshark.com/songWidget.swf" width="250" height="40"><param name="wmode" value="window" /><param name="allowScriptAccess" value="always" /><param name="flashvars" value="hostname=grooveshark.com&songID=35295567&style=metal&p=0" /><span><a href="http://grooveshark.com/search/song?q=Parov%20Stelar%20Nobody's%20Fool%20(feat.%20Cleo%20Panther)" title="Nobody's Fool (feat. Cleo Panther) by Parov Stelar on Grooveshark">Nobody's Fool (feat. Cleo Panther) by Parov Stelar on Grooveshark</a></span></object></object></div>
<div style="text-align: justify;">
<b><br /></b></div>
<div style="text-align: justify;">
<b>Jazz</b> ritimlerine biraz <b>swing</b>, biraz da <b>elektronik</b> eklense, muhteşem olmaz mıydı? Olurdu elbette, oldu da; <b>electro swing</b> diye şahane bir müzik türü çıktı 90'ların sonlarında. 2000'lerin başında da <i><b>Parov Stelar</b></i> çıktı sahneye, <b>electro swing</b>'in en güzel örneklerini sergileyebilen muhteşem bir müzik anlayışıyla hem de. İşte karşınızda <b>Parov Stelar</b>!</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://4.bp.blogspot.com/-ElgflqBY5JI/UPBeRq7ypQI/AAAAAAAAAwM/r_oaCa8F3hs/s1600/Parov+Stelar.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" height="320" src="http://4.bp.blogspot.com/-ElgflqBY5JI/UPBeRq7ypQI/AAAAAAAAAwM/r_oaCa8F3hs/s320/Parov+Stelar.jpg" width="282" /></a></div>
<div style="text-align: justify;">
Kendisiyle tanışıklığım, tesadüfen kulağıma çalınan <i><b>Coco</b></i> şarkısından beri. <b><i>Lilja Bloom</i></b>'un seslendirdiği şarkıyı duyar duymaz, vokalin yanı sıra şarkıyı bu kadar güzel hale getirende de bir haller olduğunu anlamıştım. Diğer şarkılarını da dinleyerek, bu tahmin meselesini somutlaştırıp, sağlam kanıtlarla destekledim, <b><i>Parov Stelar</i></b>'ın şahane şarkılarıyla. <b><i>Parov Stelar</i></b>, günümüzde birkaç tür müziği leziz bir şekilde harmanlayarak bize sunan güzel insanlardan, dinlemeye fazlasıyla değen biri.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<b><i>Parov Stelar</i></b>, Avusturyalı bir müzisyen. Aslında adı <i><b>Marcus Füreder</b></i> ama o sahne adı olarak <i><b>Parov Stelar</b></i>'ı seçmiş. 1998 yılından beri sahnelerde aktif bir şekilde dj'lik yapıyor. Dünya turnelerine çıkıyor, arada Türkiye'ye de uğruyor. İlk albüm macerası 2000'lerin başına tekabül ediyor. 2001 yılında ilk albümü <b><i>Shadow Kingdom LP</i></b>'yi <i><b>Plasma</b></i> takma adıyla yayınlamıştı. Daha sonra 2004 yılında <b><i>Stelar</i></b>, <i><b>Etage Noir Recordings</b></i>'i kurarak albümlerini artık buradan yayınlamaya başladı. 2004 yılında yayınladığı <i><b>Rough Cuts</b></i> albümü hip hop esintili, nu-jazz ağırlıklı bir albümdü. Ardından 2005 yılında <i><b>Seven and Storm</b></i> geldi. İlk albüme nazaran bu albümde daha fazla konuk sanatçıya yer verdi. Yine nu-jazz'a ağırlık verdi. 2007 yılında <b><i>Shine</i></b> isimli albümü yayınladı <b><i>Stelar</i></b>. Albümle aynı adı taşıyan şarkıyı <b><i>Lilja Bloom</i></b> seslendirmişti ki, bu çalışma hem özel hayatta hem de başka albümlerle de müzikte bir ortaklığın doğuşu oldu. <b><i>Parov Stelar</i></b> boş durmayanlardan; 2008 yılına gelindiğinde de <i><b>Daylight</b></i> çıktı görücüye. 2009 yılında ise -benim favorim olan- <i><b>Coco</b></i> yayınlandı. Bu albüm, <b><i>Lilja Bloom</i></b>'un da güzel vokaliyle desteklediği, daha hüzünlü, daha romantik bir albümdü diğerlerine göre. Özellikle de çalıştığı kadın vokallerin seçimi çok şıktı, kabul etmek gerek. Ve geride bıraktığımız sene de 2 diskten oluşan <i><b>The Princess</b></i> albümüyle çıktı <b><i>Parov Stelar</i></b> ve bu albüm de oldukça beğenildi. Özellikle <b>electroswing</b>'in eğlenceli tınıları fazlasıyla sevildi.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><b>Parov Stelar</b></i>'ın müziği gerçekten farklıdır, elektronik müziğe kan veren asıl yapıtaşlarını asla göz ardı etmez. Piyano ile yumuşatır, davul ile sertleştirir, keman ile dokunur, plaklarla dans eder, makinelerde kendine has yarattığı tınıları ile birçok türe göz kırpar. Güzeldir, lezzetlidir onun aklından ellerine yansıyanlar. Mutlaka dinleyin, takibe alın. Bayılacaksınız, eminim...<br />
<br /></div>
Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1396310535823141562.post-11680029061543104032012-12-30T22:09:00.001+02:002012-12-30T22:09:25.319+02:00Dediler Ki...<div style="text-align: left;">
<object classid="clsid:D27CDB6E-AE6D-11cf-96B8-444553540000" height="40" id="gsSong143741212" name="gsSong143741212" width="250"><param name="movie" value="http://grooveshark.com/songWidget.swf" /><param name="wmode" value="window" /><param name="allowScriptAccess" value="always" /><param name="flashvars" value="hostname=grooveshark.com&songID=14374121&style=metal&p=0" /><object type="application/x-shockwave-flash" data="http://grooveshark.com/songWidget.swf" width="250" height="40"><param name="wmode" value="window" /><param name="allowScriptAccess" value="always" /><param name="flashvars" value="hostname=grooveshark.com&songID=14374121&style=metal&p=0" /><span><a href="http://grooveshark.com/search/song?q=Zoltan%20and%20His%20Gypsy%20Ensemble%20Gypsy%20Tango" title="Gypsy Tango by Zoltan and His Gypsy Ensemble on Grooveshark">Gypsy Tango by Zoltan and His Gypsy Ensemble on Grooveshark</a></span></object></object></div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
"Mobilya satın alırsınız. Kendinize dersiniz ki, bu hayatım boyunca ihtiyaç duyacağım son kanepe. Kanepeyi alırsınız ve sonraki birkaç yıl boyunca, hangi işiniz ters giderse gitsin, en azından kanepe sorununuzu çözmüş olduğunuzu bilirsiniz. Sonra aradığınız tabak takımı. Sonra hayallerinizdeki yatak. Perdeler. Halılar. Sonra o güzel yuvanızda kısılıp kalırsınız. Bir zamanlar sahip olduğunuz şeyler, artık sizin sahibiniz olur." <b><i>Chuck Palahniuk - Dövüş Kulübü, 1996</i></b></div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://2.bp.blogspot.com/-lUkPadXfAYg/UOCe5LFxnHI/AAAAAAAAAvw/bX7BXgLAlv0/s1600/bib.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em; text-align: justify;"><img border="0" height="320" src="http://2.bp.blogspot.com/-lUkPadXfAYg/UOCe5LFxnHI/AAAAAAAAAvw/bX7BXgLAlv0/s320/bib.jpg" width="254" /></a></div>
<div style="text-align: justify;">
"Aşk da tıpkı tanrıça gibidir; yani muhteşem bir yanılsamadır. Öncelikle erkeklerin icadıdır. Erkeğin açmazı da budur işte. Bir yandan kadın kendine ait olsun diye aileyi kurar, öte yandan gözü komşunun karısında kalır. İlyada'daki Paris'in Helen'i kaçırmasını anımsayın, Ortaçağ'daki şövalye aşklarını anımsayın. Ama kadınlar için durum daha vahimdir. Çünkü anaerkil dönemde pek çok sevgilisi olan kadın, ataerkil dönemde bir erkeğin malı olarak eve hapsedilmiştir. Onun gözünün de komşunun kocasında, oğlunda kalmasından daha doğal ne olabilir? Ama bu istek yasaktır, günahtır, ayıptır. İşte bu aşk, ulaşılmazlıktan doğar. Aşk, ulaşamayacağın birini abartarak, onun kafandaki ideal kişi olduğunu sanarak tutkuyla bağlanmaktır. Aradaki engeller ne kadar artarsa, bu yanılsama o kadar tutkulu olacaktır. Nasıl tarih öncesi atalarımız doğum olayını çözemediği için kadınlardan tanrı yaratmışsa, biz de yolumuzun kesiştiği birini yaşamımızın vazgeçilmez kişisi sanarak, neredeyse ona tapınmaya kadar varan bir bağlılık yaratmışız. Kanımca aşk, o ilkel abartma duygusunun günümüze kadar gelmiş halidir." <b><i>Ahmet Ümit - Patasana, 2000</i></b></div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
"Bir hedefe doğru ilerlerken yola dikkat etmek çok önemlidir. Hedefe nasıl varılacağını bize en iyi yol öğretir, yol yüründükçe bizi zenginleştirir. Cinsel ilişkiye benzetebilirsin bunu: Orgazmın şiddetini ön sevişmedeki okşayışlar belirler..." <b><i>Paulo Coealho - Hac, 1987</i></b></div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
"Bir teklif ve bir kabul... Kısa, münakaşasız ve hesapsız! Bundan daha güzel bir ayrılık olamazdı..." <i><b>Sabahattin Ali - Kürk Mantolu Madonna, 1943</b></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1396310535823141562.post-74704898733085973852012-12-23T22:58:00.000+02:002012-12-23T22:59:46.045+02:00Hayvanlar Palyaço Değildir<div style="text-align: justify;">
Sirkler... Palyaçoların, akrobatların, cambazların ve hayvanların gösteri yaptığı büyük gezici çadırlar... Çocukken hayal dünyasının kapısını aralamak gibidir sirke gitmek. Hayvanların akıl dolu numaralarını, akrobatların inanması güç performanslarını izlemek, normal şartlarda son derece eğlenceli, aynı zamanda masum görünüyor. Ancak bu eğlenceli ve büyüleyici gösteri dünyası masum değil, hiç olmadı.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://3.bp.blogspot.com/-JmemTOMvmnk/UNdvIbvnoGI/AAAAAAAAAvc/qR-0mewlNuw/s1600/chimp_thumb.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="320" src="http://3.bp.blogspot.com/-JmemTOMvmnk/UNdvIbvnoGI/AAAAAAAAAvc/qR-0mewlNuw/s320/chimp_thumb.jpg" width="232" /></a></div>
<div style="text-align: justify;">
İnsanları eğitmek kolaydır da, sirkteki hayvanların nasıl bu derece yetenekli hale getirildiğini hiç düşündünüz mü? Zalimliği karşısında hiçbir canlının boyun eğmeyeceğini bilen insanoğlu, sirkteki hayvanları nasıl eğitiyor, hiç aklınıza geldi mi?</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
İşkenceyle, aç bırakarak, eziyet ederek, zorla, taşla, sopayla. Sirk hayvanları, alkışladığımız, şaşkınlıktan ağzımızı açık izlediğimiz bütün o hareketleri aç kalmamak, dayak yememek için, zorunluluktan yapıyor. Bu yöntemle güdülenmişler çünkü. Biz gösteriden sonra evlerimize dağılıyoruz, onlar küçücük kafeslerine geri dönüyorlar. Doğru düzgün hareket edemedikleri kafeslerinde yaşamlarını sürdürmeye çalışıyorlar. Binlerce kilometreyi bu şekilde katediyorlar.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Hayvanlar işkenceyle bizim malımız olmamalı. Çoğu zaman çektiği acıyı belli edemeyen bu canlılar, sırf bizi eğlendirsin diye acı çekmemeli. Hayvanlar bizim şaklabanımız, palyaçomuz değil. Hayvanların gösteri dünyasında korkunç şeyler dönüyor, hiç görmek istemeyeceğimiz şeyler. Kimse bunlara seyirci kalmamalı. Hayvanseverlik sadece kedi-köpekle sınırlı da olmamalı. Bu yeryüzünde hepsinin yaşamaya hakkı var. İnsanlar yüzünden acı çekmemeli hiçbir hayvan, hapis edilmemeli, hor görülmemeli. Bu yüzden, hayvanların olduğu sirklere hayır!</div>
<br />
<div style="text-align: center;">
<iframe allowfullscreen="allowfullscreen" frameborder="0" height="315" src="http://www.youtube.com/embed/O-G_AYdVr6M" width="420"></iframe></div>
Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1396310535823141562.post-55202738469433533762012-12-23T12:20:00.002+02:002013-01-11T23:22:24.419+02:00Rupa & The April Fishes - Dünyanın Müziği<div style="text-align: justify;">
Dinlediğiniz müziklerden sıkıldaysanız bu ara ve yeni bir şeylere açığım diyorsanız, sizi <i><b>Rupa & The April Fishes</b></i> ile tanıştırayım. Onların müziği çok başka, her telden, her duygudan.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://3.bp.blogspot.com/-au4qt_IRvcM/UNbagLVUq5I/AAAAAAAAAuw/91GYySj1wm0/s1600/rupa-and-the-april-fishes_114344.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" height="320" src="http://3.bp.blogspot.com/-au4qt_IRvcM/UNbagLVUq5I/AAAAAAAAAuw/91GYySj1wm0/s320/rupa-and-the-april-fishes_114344.jpg" width="279" /></a></div>
<div style="text-align: justify;">
San Francisco'dan dünyaya yayılan şahane bir müzik onlarınkisi. Fransızca söylerken Paris sokaklarında dolaşıyormuş hissi yaratan, İspanyolca söylerken Latin ateşini körükleyen, İngilizcede dünyayı kucaklayan şahane bir anlayış. Dünya müziğinin son yıllardaki en iyi temsilcilerinden.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Grubun solisti Rupa, Hint kökenli. Kökenlerini hissederek söylüyor, başka dillerde şarkı söylerken bile. Gruptaki müzisyenler de farklı farklı kültürlerden geliyor. Hal böyle olunca, şarkılarının hiç beklenmedik yerinde beklenmedik enstrümanlar dikkatinizi çekiyor. Mesela bir şarkıda ayaklanıyorlar, dans ettiriyorlar. Latin müziği, Balkan müziği, Hint müziği, caz derken kafanız karışacağına kendinizi muhteşem hissediyorsunuz dinlerken. <b><i>Une Americane à Paris</i></b> dinlerken mesela, yerinizde duramıyorsunuz. <i><b>Maintenant</b></i> çalarken aklınıza tango diyarı Arjantin geliyor. <b><i>C'est Pas D'l'amour</i></b> dinlerken Fransız menşeili tatlı bir aşk filminde gibisiniz mesela. <b><i>Yaad</i></b> çalarken Doğunun mistik havası sarıyor bir anda sizi. <i><b>Rupa & The April Fishes</b></i> işte bu yüzden gerçekten güzel.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Grup, 2008 yılından beri albüm yayınlıyor. İlk albümleri <b><i>Extraordinary Rendition</i></b> başlangıç için şahane. Daha sonra 2009 yılında çıkardıkları <b><i>Este Mundo</i></b> ve bu yıl yayınladıkları <b><i>Build</i></b> tadından yenmiyor. Bir küçük not: İstanbul'a konser vermeye geldiler daha önce. Her an, yine gelebilirler, kaçırmamak lazım. <b style="font-style: italic;">Rupa & The April Fishes </b>her şarkısıyla farklı tatlar veren leziz bir grup.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br />
<div style="text-align: center;">
<iframe allowfullscreen="allowfullscreen" frameborder="0" height="315" src="http://www.youtube.com/embed/IkpuAQIdoD4" width="560"></iframe></div>
</div>
<br />Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1396310535823141562.post-63790958025538157962012-11-14T15:43:00.004+02:002012-11-14T15:51:28.872+02:00Gabriel García Márquez - Şili'de Gizlice<div style="text-align: left;">
<span style="background-color: white;"><object classid="clsid:D27CDB6E-AE6D-11cf-96B8-444553540000" height="40" id="gsSong244844038" name="gsSong244844038" width="250"><param name="movie" value="http://grooveshark.com/songWidget.swf" /><param name="wmode" value="window" /><param name="allowScriptAccess" value="always" /><param name="flashvars" value="hostname=grooveshark.com&songID=24484403&style=metal&p=0" /><object type="application/x-shockwave-flash" data="http://grooveshark.com/songWidget.swf" width="250" height="40"><param name="wmode" value="window" /><param name="allowScriptAccess" value="always" /><param name="flashvars" value="hostname=grooveshark.com&songID=24484403&style=metal&p=0" /><span><a href="http://grooveshark.com/search/song?q=LOS%20GALOS%20PERDONA%20SI%20ME%20VES%20LLORAR" title="PERDONA SI ME VES LLORAR by LOS GALOS on Grooveshark">PERDONA SI ME VES LLORAR by LOS GALOS on Grooveshark</a></span></object></object></span></div>
<div style="text-align: left;">
<span style="background-color: white; font-family: inherit;"><br /></span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="background-color: white; font-family: inherit;"><b>Gabriel García Márquez</b> imzasını taşıyan, Şilili yönetmen <b>Miguel Littin</b>'in hayatının bir bölümünün anlatıldığı enfes bir kitaptır <b>Şili'de Gizlice</b>. <b>M</b></span><span style="font-family: inherit; line-height: 18.649999618530273px;"><b>iguel Littin</b>, Şili'de <b>Augusto Pinochet</b></span><span style="font-family: inherit; line-height: 18.649999618530273px;">'in yönettiği 1973 askeri darbesinin ardından sınır dışı edilen pek çok kişiden biriydi. <b>Littin</b>, başbakan <b>Salvador Allende</b></span><span style="font-family: inherit; line-height: 18.649999618530273px;">'nin yanında yer alan, ülkenin önde gelen yönetmenlerinden biriyken, askeri darbe sonrasında askerlerin elinden son anda kurtulmuş ve Avrupa'ya kaçmış ailesiyle. Adını, ülkesine bir daha asla dönemeyecek sürgünlerin arasında, kara listede görünce yapacağı tek şey kalmış: Şili'</span><span style="font-family: inherit; line-height: 18.649999618530273px;">ye gizlice girmek.</span></div>
<span style="background-color: white;"></span><br />
<div style="text-align: justify;">
<span style="background-color: white;"><span style="line-height: 18.633333206176758px;"><br /></span></span></div>
<span style="background-color: white;">
<span style="font-family: inherit; line-height: 18.649999618530273px;"><div style="text-align: justify;">
<a href="http://1.bp.blogspot.com/-kqyHIOWIokA/UKOfdc3F8_I/AAAAAAAAAuY/nt4b1PLGOBI/s1600/phpThumb_generated_thumbnail+(1).jpeg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="320" src="http://1.bp.blogspot.com/-kqyHIOWIokA/UKOfdc3F8_I/AAAAAAAAAuY/nt4b1PLGOBI/s320/phpThumb_generated_thumbnail+(1).jpeg" width="206" /></a><span style="font-family: inherit; line-height: 18.649999618530273px;">Avrupa'da bu süreçte yapılanan darbe karşıtı oluşumun da yardımını alarak 1 ayda aksanını, dış görünüşünü ve kimliğini değiştirip ülkeye giriş yapar <b>Littin</b>, artık Uruguaylı bir işadamıdır. Yandaşlarıyla birlikte tek amacı, askeri yönetimin ülkede yaptıklarını kayda almak ve bir belgesel çekebilmektir. Pek çok ülkeden farklı film ekibi Şili'nin birçok bölgesine dağılır ve <b>Miguel Littin</b>'in gizli yönetmenliğinde görüntüler çekerler. Öyle ki, <b>Pinochet</b>'in odasına bile girmeyi başarırlar.</span></div>
</span><div style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 18.633333206176758px;"><br /></span></div>
<span style="font-family: inherit; line-height: 18.649999618530273px;"><div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit; line-height: 18.649999618530273px;">İşte bu anlatı da yaşanan bu sürecin kağıda dökülmesi, kaybolan sayısız Şililinin anısına. Oturup 1 hafta boyunca konuşmuş <b>M</b></span><b>á</b><span style="font-family: inherit;"><span style="line-height: 18.649999618530273px;"><b>rquez</b> ve <b>Littin</b>. <b>Miguel Littin</b>'in betimlemeleri şahane, <b>M</b></span></span><b>á</b><span style="font-family: inherit;"><span style="line-height: 18.649999618530273px;"><b>rquez</b>, "ben pek müdahale etmedim, aslına sadık kalarak yazıya aktardım" dese de, onun büyülü kaleminin <b>Miguel Littin</b>'in cümlelerine dağıldığı apaçık. Yaşanmış, tüm çıplaklığıyla yazılmış enfes bir anlatı bu kitap, akıp gidiyor. Askeri darbeyle yönetilen bir Latin Amerika ülkesinin özgürlük hareketini </span></span><b>Gabriel García Márquez</b>'<span style="font-family: inherit;"><span style="line-height: 18.649999618530273px;">in kaleminden okumak çok güzel, meraklısı kaçırmasın.</span></span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;"><span style="line-height: 18.649999618530273px;"><br /></span></span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;"><span style="line-height: 18.649999618530273px;"><br /></span></span></div>
</span></span>Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1396310535823141562.post-69031866947610503762012-11-05T21:27:00.002+02:002012-11-05T21:29:23.899+02:00Biz Eskiden<br />
<div style="text-align: justify;">
“Biz küçükken topaç çevirir, çelik çomak oynardık, fazla oyuncağımız yoktu. Siz, şimdiki nesil, çok şanslısınız.” cümleleri size de tanıdık geliyor mu? Bir şeyden şikayet ettiğinizde, oyuncağınızı korumayıp kırdığınızda, beğenmeyip daha iyisini istediğinizde, mutlaka benzer şeyleri duymuşsunuzdur. 90’larda büyüyen her çocuk, teknolojinin evrilmesine şahit olmuş, bu geçiş sürecinde kafası karışmış, “<b>Atari</b> istiyorum, sanal bebek benim olacak, yeni <b>Lego</b>’lar çıkmış ondan alalım!” naralarıyla çarşıda, marketlerde zıplayan, anne babasını peşinden koşturan haylaz bir çocuktur. Yeni çıkan her şeyin, üstelik henüz sanal dünya böylesine gelişmemişken, bu derece hızlı yayılıp fenomen haline gelmesi ve yıllar geçmesine rağmen unutulmaması 90’lı yıllara özgü, enteresan bir durumdur.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://1.bp.blogspot.com/-UY7DwPeIerI/UJgQaYHdnII/AAAAAAAAAtY/LNrxIOPDQm4/s1600/2449_08f2e474215e2fa07c401b3c3d782657.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" height="240" src="http://1.bp.blogspot.com/-UY7DwPeIerI/UJgQaYHdnII/AAAAAAAAAtY/LNrxIOPDQm4/s320/2449_08f2e474215e2fa07c401b3c3d782657.jpg" width="320" /></a></div>
<div style="text-align: justify;">
İnternetin hayatımızda şimdiki gibi büyük bir yeri ve önemi yokken, cep telefonlarımıza ve bilgisayarımıza henüz bağlanmamış, haberleşme araçlarımız ev telefonları ve mektuplarken, televizyon elbette ki günlük yaşantımızda en büyük yeri kaplıyordu. Sabah “<b>Sabah Şekerleri</b>” ile güne başlanıyor, gündüz kuşağı programları ve pembe dizilerle gün devam ediyor, akşam aile toplandığında çay, patlamış mısır ya da kestane eşliğinde yerli dizi izleniyordu. <b>Süper Baba</b>’yı izlemek için Cuma akşamını iple çekmeyi, Pazartesinin gelmesini sevdirebilecek tek durum olan Pazar akşamlarının efsanevi dizisi <b>Bizimkiler</b>’i, Salı akşamlarının vazgeçilmez dizisi <b>Mahallenin Muhtarları</b>’nı hayatımızda bu derece izler bırakmışken kim unutabilir ki? Hele ki 90’lı yılların çocukları, eğer ki kış gelince sokağa çıkamıyor ve evde oturmak zorunda kalıyorsa, <b>Hugo</b>’nun ailesini kurtarmayı, <b>Tsubasa</b>’nın şahane gollerini, <b>Alf</b>’in esprilerini, <b>Şeker Kız Candy</b> ile gözyaşı dökmeyi, <b>Heidi</b>‘nin Alpler’den Frankfurt’a uzanan yolculuğunu, <b>Red Kit</b>’in <b>Düldül</b>’ünü, kötülerle savaşan <b>Ninja Kaplumbağalar</b>’ı, <b>Casper</b>’i, <b>Jetgiller</b>’i, <b>He-Man</b>’i, <b>Şirinler</b>’i ve daha nicelerini nasıl unutsun ki? Hele bir de hafta sonu <b>Barış Manço</b>’yla ıspanak yemeyi sevmek, dişleri fırçalamayı öğrenmek, şarkı söyleyip 10 puanı hak etmek ve üstüne bir de dünyayı gezmek vardı ki, söyleyin nasıl unutulsun?</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://1.bp.blogspot.com/-1Lvqy8UgC-c/UJgQwMZ-aWI/AAAAAAAAAtg/voDNo4wupZQ/s1600/gecesb9.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://1.bp.blogspot.com/-1Lvqy8UgC-c/UJgQwMZ-aWI/AAAAAAAAAtg/voDNo4wupZQ/s1600/gecesb9.jpg" /></a></div>
<div style="text-align: justify;">
90’lı yıllarda televizyon ve müzik dünyasında çok fazla şey yaşandı. Günümüzün televizyon ve müzik kültürünün oluşmasını sağlayan düzen aslında o yıllarda gelişti. Türk halkının dizi izlemeyi sevmesi 80’lerde <b>Küçük Ev</b>, <b>Mavi Ay</b>, <b>Yalan Rüzgarı</b>, <b>Kara Şimşek</b> gibi ithal dizilerle ve Türk edebiyatının baş yapıtlarının televizyona uyarlandığı <b>Çalıkuşu</b>, <b>Aşk-ı Memnu</b>, <b>Yaprak Dökümü</b> dizileriyle başladı diyebiliriz. 90’lar geldiğinde televizyon artık her eve girmiş, yerleşmiş, evin adeta bir ferdi haline gelmişti. <b>Trt</b>’den sonra özel kanalların birer birer açılmaya başlaması ve sektörün hızla yükselen ekonomik değeri, beraberinde yeni iş kapıları açtı: Dizilerde oynamak/yapımında rol almak ya da şarkıcı olup klip çekmek. Her iki durumda da sonuç “televizyona çıkmak” oluyordu. Hal böyle olunca 90’larda televizyonculuk önü alınmaz bir yükselişe geçti. Kanallar dizilere, gündüz programlarına ve gece yayınlanan “talk show”lara büyük yatırımlar yaptı. <b>Cem Özer’le Laf Lafı Açıyor</b>, <b>Okan Bayülgen</b>’in keşfedildiği <b>Gece Kuşu</b>, Türk televizyon tarihinde gece yayınlanan şov programlarının başlangıcı sayılır. Tabi bir de haber programlarını unutmamak lazım; gazeteci <b>Uğur Dündar</b>’ın önemli haberlere imza attığı <b>Arena</b>, <b>Ali Kırca</b>’nın hala devam eden tartışma programı <b>Siyaset Meydanı</b>, <b>Mehmet Ali Birand</b>’ın <b>32. Gün</b>’ü, bir zamanların gündemden düşmeyen haber sunucusu <b>Reha Muhtar</b> ve onun da modaya uyup yaptığı <b>Ateş Hattı</b> ve şüphesiz ki, hala herkesin hatırladığı, mağaralardan, köylerden ilginç haberler toplayan <b>Saadettin Teksoy</b>’un efsanevi programı <b>Teksoy Görevde</b>, günümüzde internet arşivciliği sayesinde unutulmaz anları ile zaman zaman yeniden hatırlanıyor.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://1.bp.blogspot.com/-Kq--YtnacLE/UJgRGq6MCRI/AAAAAAAAAto/gQ8w22MKsps/s1600/doksanlar+resim5kkk.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" height="213" src="http://1.bp.blogspot.com/-Kq--YtnacLE/UJgRGq6MCRI/AAAAAAAAAto/gQ8w22MKsps/s320/doksanlar+resim5kkk.jpg" width="320" /></a></div>
<div style="text-align: justify;">
Müzik sektörünün gelişmesi de televizyon ile paralel bir süreç izledi. Önceleri yalnızca radyolar sayesinde tanınan sanatçılar, televizyonun gelişmesi ve Amerikan kültürünün tüm dünyaya kazandırdığı “klip” çalışmaları ile şarkılar işin profesyonelleri tarafından çekilen görüntüleri eşliğinde televizyonda yayınlanmaya başlandı. Güncel müzik, nam-ı diğer pop müzik, 90’larda tam anlamıyla zirve noktasına ulaştı. <b>Yonca Evcimik</b>, <b>Serdar Ortaç, Kenan Doğulu, Hakan Peker, İzel-Çelik-Ercan, Harun Kolçak, Sertab Erener, Levent Yüksel, Tarkan</b> ve ismini saymak isteyip satırlara sığdıramayacağımız daha birçok isim 90’larda kasetleri ve klipleriyle her yerde karşımıza çıktılar. Bir yandan “unutulmaz şarkılar” diye adlandırılan şarkılar ardı ardına geliyor, bir yandan da bazı yapımcıların dikkat çekmek uğruna müzikten anlamayan kötü sesli şarkıcılara yaptıkları albümlerle piyasa kirleniyordu. Bugün baktığımızda, 90’larda çıkan çoğu şarkıcı hala müziğe devam ederken, tutunamayanlar tarihin tozlu sayfalarına gömülüp gitmekten kurtulamadılar. </div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Teknolojinin yaşadığımız çağları değiştirdiğini yılları dönemlere ayırdığımızda daha net görmek mümkün. İnsanlık geliştikçe, çağlar da gelişti, değişti; bugün küçücük bir çipe sığan bilgiler, zamanında raflarda dosyalar halinde saklanıyordu. Hal böyle olunca, eskide kalmış, unutulmaya yüz tutmuş birçok şey birikiyor. Kasetten şarkı dinlemek, bant bozulduğunda kalemle sarmak, “internetten indirmek” deyimi henüz olmadığından radyo başında sevdiğin şarkıyı beklemek milenyum çağına kadar normal bir şeydi. 2000’lerde doğan çocukların anlatılacak bu tür şeylere yabancı kalması, size de tuhaf gelmiyor mu? Ne kadar yeni çağ sürecinde bu geçişleri yaşamış olsak, çabuk adapte olduğumuzu söylesek bile, geçmişin değerli olduğunu, bu yüzden de unutamadığımızı kabul edelim. </div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://3.bp.blogspot.com/-mlt69srdC9o/UJgSm_m2vJI/AAAAAAAAAtw/fueru5kxqfY/s1600/audio_cassette_1395880c.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="199" src="http://3.bp.blogspot.com/-mlt69srdC9o/UJgSm_m2vJI/AAAAAAAAAtw/fueru5kxqfY/s320/audio_cassette_1395880c.jpg" width="320" /></a></div>
<div style="text-align: justify;">
“Bilgisayar çağı”nda çocukların eve kapandığı, herkes tarafından ısrarla söylenen biten komşuluk ilişkilerinin kimse tarafından düzeltilmeye çalışılmaması, geniş ailelerin önce çekirdek ailelere, sonra da parçalanan ailelere dönüşmesi, yaşadığımız çağın olumsuzlukları. 90’larda çocuk olmayı doya doya yaşamış biri olarak, sokakta sek sek oynamadan, “dokuz taş”ta mermer taşlarını topla devirip sonra da dizmeye çalışmadan, lastik ipte akrobasi hareketleriyle bölüm geçmeye çalışmadan çocuk olmanın tam anlamıyla zevkine varılamayacağını düşünüyorum. Ne yazık ki, çocuklar bunlardan kopuk büyüyor artık. Elinde cep telefonu olan, yalnızca odalarındaki bilgisayarla arkadaşlık kuran çocuklar sizi de ürkütmüyor mu? </div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Yaşadığımız şu çağda eski alışkanlıklarımız birer birer kayboldu; saatlerce sokakta top oynayan çocukların bağırışları milenyumun gelmesi ile yavaş yavaş azaldı, gazeteler kupon vermekten vazgeçti, mahalle arasında simit satan amcalar kayboldu, biz insanlar kendi içimize kapandık ve 90’ların ruhu bütünüyle kayboldu. </div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
90’lı yılların çocukları, büyüklerin her zaman dem vurduğu “eski ve güzel günler”in son dönemini yaşadı. 2000’lerle birlikte bir devir kapandı, başka bir devir açıldı. Şimdilerde, çoğalan olumsuzlukların arasında, kendi dünyalarımızda kendi 80’lerimizi, 90’larımızı yaratmaya çalışıyoruz hepimiz, bu anmalar hep ondan. Ancak o günleri geri getirmek mümkün değil; çok değiştik, başkalaştık, bambaşka bir çağa atladık. Bize k<span style="background-color: #fafafa; color: #444444; font-size: 16px; line-height: 18px; text-align: start;"><span style="font-family: inherit;">â</span></span>r kalan, o günleri yaşamış olmak artık...</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
Unknownnoreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-1396310535823141562.post-16598516101315666042012-10-20T01:13:00.001+03:002012-10-20T01:15:54.177+03:00Dediler Ki...<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<div style="text-align: justify;">
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://1.bp.blogspot.com/-G248J0o9clA/UIHQ7a5IvXI/AAAAAAAAAtE/K6CYliZlffk/s1600/Books.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" height="320" src="http://1.bp.blogspot.com/-G248J0o9clA/UIHQ7a5IvXI/AAAAAAAAAtE/K6CYliZlffk/s320/Books.jpg" width="238" /></a></div>
"Kaybedilen en kıymetli eşyanın, servetin, her türlü dünya saadetinin acısı zamanla unutuluyor. Yalnız kaçırılan fırsatlar asla akıldan çıkmıyor ve her hatırlayışta insanın içini sızlatıyor. Bunun sebebi herhalde "bu böyle olmayabilirdi!" düşüncesi, yoksa insan mukadder telakki ettiği şeyleri kabule her zaman hazır." <b><i>Sabahattin Ali - Kürk Mantolu Madonna, 1943</i></b></div>
<div style="text-align: justify;">
<b><i><br /></i></b></div>
<div style="text-align: justify;">
"Hayat size beklentilerinizin çok ötesinde bir düş sunduğunda, sona geldiğinizde üzüntü duymanız mantıklı değildir." <i><b>Stephenie Meyer - Alacakaranlık, 2005</b></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
"Ben bağımlıları takdir ederim. Herkesin kör bir kaza kurşununa veya ani bir hastalığa kurban gitmeyi beklediği dünyada, bağımlıların yolun sonunda kendilerini neyin beklediğini bilmek gibi bir lüksü vardır. Nihai kaderin kontrolünü biraz olsun eline almıştır ve bağımlılığı sayesinde ölüm sebebi büsbütün sürpriz olmaktan çıkmıştır." <i><b>Chuck Palahniuk - Tıkanma, 2001</b></i></div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
"Unutmak bir mezar kazmak, unutulması gerekenleri oraya gömmek ve üstüne işaret koymamaktır." <b><i>İnci Aral - Unutmak, 2008</i></b><br />
<b><i><br /></i></b>
<b><i><br /></i></b></div>
Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1396310535823141562.post-49479513586876459362012-10-06T13:07:00.003+03:002013-01-11T23:22:38.359+02:00Goran Bregović - Balkan Müziğinin Efsanesi<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://3.bp.blogspot.com/-s4wWHgW9hOk/UHAAq35LzXI/AAAAAAAAAsg/Lfej_oJGsx8/s1600/goran-bregovic.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" height="221" src="http://3.bp.blogspot.com/-s4wWHgW9hOk/UHAAq35LzXI/AAAAAAAAAsg/Lfej_oJGsx8/s320/goran-bregovic.jpg" width="320" /></a></div>
<div style="text-align: justify;">
Müziğin dili, dini, milleti olmadığını en güzel şekilde anlatabilen insanlardan biri <b><i>Goran Bregović</i></b>. Bestelediği şarkılar, film müzikleri ile yalnızca Balkanlarda değil, tüm dünyada çok seviliyor. Balkan müziği deyince akla ilk olarak o geliyor; hüznün ve neşenin bir arada bulunduğu Balkan müziği, Bregović ve orkestrasıyla bir başka türlü hayat buluyor.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<i><b>Goran Bregović</b></i>, 1950 yılında Saraybosna'da doğdu, Sırp anne ve Hırvat babanın çocuğuydu. 16 yaşında konservatuardaki keman eğitimini yarıda bırakarak <b><i>Bijelo Dugme</i></b> grubunu kurdu. Grup, daha sonra Yugoslavya'daki en ünlü gruplardan biri olacaktı. 1974'de ilk albümlerini yayınladılar. 1978 yılında film müziklerine el attı, ancak herkes tarafından tanınması ve izleyiciyi müziğiyle 12'den vurması 1988 yılında <i><b>Çingeneler Zamanı</b></i> ile olacaktı. <i><b>Emir Kusturica</b></i>'nın başyapıtı <b><i>Çingeneler Zamanı</i></b>, en az senaryosu kadar müzikleri ile de damga vuran bir film oldu. <b><i>Ederlezi</i></b> rüzgarı bugün hala ülkemizde de esmeyi sürdürmekte.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://4.bp.blogspot.com/-v-qdF4lcq7Q/UHAA1SqPLxI/AAAAAAAAAso/5ZZGp_s2n7k/s1600/Zespol_Piesni_i_Tanca_Slask_i_Goran_Bregovic_016.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="320" src="http://4.bp.blogspot.com/-v-qdF4lcq7Q/UHAA1SqPLxI/AAAAAAAAAso/5ZZGp_s2n7k/s320/Zespol_Piesni_i_Tanca_Slask_i_Goran_Bregovic_016.jpg" width="214" /></a></div>
<div style="text-align: justify;">
<b><i>Bregović</i></b>'in film müzikleri <b><i>Çingeneler Zamanı</i></b> ile sınırlı kalmadı; <b>Arizona Rüyası</b>, <b><i>Yeraltı</i></b> filmlerinde de <b><i>Emir Kusturica</i></b> ile çalışmaya devam etti ve efsane şarkılara imza attı. Son olarak da, 2008 yılında gösterime giren <b><i>Can Dündar</i></b> belgeseli <b><i>Mustafa</i></b>'nın müziklerini de yaptı.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<b><i>Goran Bregović</i></b>, ülkemizde de çok sevilen bir müzisyen. Birçok şehirde konser verdi, şarkıları Türkçe olarak çeşitli sanatçılar tarafından seslendirildi. 1997 yılında <b><i>Sezen Aksu</i></b> ile çalıştığı <b><i>Düğün ve Cenaze</i></b> albümünde çalıştı, birlikte bugün hala dinlemeye doyulamayan şarkılara imza attılar. </div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
İzmir'de 8 yıldır düzenlenen <b><i>Balkanlılar Halk Dansları Festivali</i></b>'nde dün gece 2. defa konser verdi <b><i>Goran Bregović</i></b>. Kordon'da, çimlerin üstünde binlerce kişi onun şarkılarıyla dans etti. Deyim yerindeyse kurtlarını döktü konsere gelenler. Orkestra çalıp söyledikçe müziğin dilinin önemi kalmadı, herkes ritimlere kapıldı, gitti. <b><i>Ederlezi</i></b>'nin ezgileri yükseldiğindeyse, hep bir ağızdan bu ağıta eşlik edildi, <b><i>Çingeneler Zamanı</i></b>'nın sahneleri canlandı gözümüzde. <b><i>Goran Bregović</i></b> ve orkestrası dün gece İzmirlilere unutulmaz bir gece daha yaşattı, Balkanların rüzgarı dün gece körfezde tatlı bir esinti bıraktı.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: center;">
<iframe allowfullscreen="" frameborder="0" height="344" src="http://www.youtube.com/embed/0hquPsN1ISw?fs=1" width="459"></iframe></div>
<div style="text-align: center;">
<br /></div>
<div style="text-align: center;">
<br /></div>
Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1396310535823141562.post-47939776567661795082012-10-02T22:27:00.002+03:002012-10-02T22:28:30.913+03:00Hollaback İstanbul<div style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 18.616666793823242px;">Birinin siz sokakta yürürken arkanızı kolladığını bilseniz nasıl hissederdiniz? Sokakta rahatça, özgürce ve korkusuzca yürümek nasıl olurdu acaba? Bugün dünyada da, ülkemizde de milyonlarca insan bunun nasıl bir duygu olduğunu bilmiyor. Sokak tacizleri bilhassa kadınların hemen hemen her gün başına gelen ve maalesef çoğu zaman karşı koyulamayan, insanın bir anda hayat enerjisini emebilen çirkin bir şey.</span></div>
<span style="line-height: 18.616666793823242px;"><br /></span>
<br />
<div style="text-align: justify;">
<a href="http://1.bp.blogspot.com/-f7iQj_QLgJQ/UGs_kzMczRI/AAAAAAAAAsM/YHZIWjMdp6I/s1600/577415_435510279802687_1063175405_n.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="212" src="http://1.bp.blogspot.com/-f7iQj_QLgJQ/UGs_kzMczRI/AAAAAAAAAsM/YHZIWjMdp6I/s320/577415_435510279802687_1063175405_n.jpg" width="320" /></a><span style="line-height: 18.616666793823242px;">İşte <b><i>Hollaback</i></b> bunun önüne bir nebze olsun geçebilmek için kurulmuş bir oluşum. 2005 yılından beri dünyadaki birçok kadının derdini anlatabildiği, tacizcilerin ifşa edilebildiği bir sanal oluşum. Burada sokak taciziyle ilgili her konu tartışılıyor, tavsiyeler verilebiliyor ve mağdurlara yardım için organize olunabiliyor. Hiçbir şey yapmamaktan çok daha iyi değil mi?</span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 18.616666793823242px;"><br /></span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 18.616666793823242px;"><i><b>Hollaback</b></i> oluşumu dünya şehirlerinde yavaş yavaş yayılırken, dünyanın en büyük ve kalabalık şehirlerinden biri olan İstanbul için de harekete geçilmesi kaçınılmazdı. Türkiye'de sokak tacizlerinin en çok yaşandığı şehirlerden biri olan, özellikle turistlerin aynı oranda sıklıkla tacize uğradığı şehir olan İstanbullu kadınların arkasında artık <b><i>Hollaback İstanbul</i></b> var.</span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 18.616666793823242px;"><br /></span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 18.616666793823242px;"><b><i>Hollaback İstanbul</i></b> adresinde kadınlar hikayelerini paylaşıyor, tacize uğradıkları yerleri işaretleyerek hemcinslerini uyarıyor, kısacası sessiz kalmamayı tercih ediyorlar. Tacize uğramak çoğu zaman karşılığını veremediğiniz, sizi içten içe yiyip bitiren bir durum haline dönüşebiliyor. Üstelik kolluk kuvvetleri karşısında her zaman ispatlanabilir bir durum olmamasından dolayı mağdurların çözüm için harekete geçmesi pek mümkün olmuyor.</span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 18.616666793823242px;"><br /></span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 18.616666793823242px;">"Ee bunun ne faydası var? Ceza mı alacak yani tacizciler?" diyenler çıkabilir. İnanın, cezayı geçelim, bazen sadece birine anlatabilmek, birinin desteğini alabilmek bile çok faydalı olabiliyor. Hiçbir şey yapamayıp, sessiz kalmaktan kat be kat iyidir. Zaten burada amaç -çok klişe olacak belki ama- farkındalık yaratmak. Üstelik küçük çaplı çözümler bile bulunabilir, mesela bu videodaki gibi:</span></div>
<span style="line-height: 18.616666793823242px;"><br /></span>
<span style="line-height: 18.616666793823242px;"><iframe allowfullscreen="" frameborder="0" height="270" src="http://www.youtube.com/embed/O3bzc7NHbfY?fs=1" width="480"></iframe></span><br />
<span style="line-height: 18.616666793823242px;"><br /></span>
<a href="http://canimizsokakta.com/">http://canimizsokakta.com/</a><br />
<a href="http://istanbul.ihollaback.org/">http://istanbul.ihollaback.org/</a><br />
<a href="http://www.ihollaback.org/">http://www.ihollaback.org/</a><br />
<br />
<br />Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1396310535823141562.post-50137818967888849322012-08-30T15:40:00.001+03:002012-08-30T15:48:14.432+03:00Yunuslara Özgürlük Platformu<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<div style="text-align: justify;">
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://3.bp.blogspot.com/-WUSr02q_rd4/UD9go0z6c3I/AAAAAAAAArw/ktGVTJZN_RE/s1600/282630_10151274880919616_1010877960_n.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" height="219" src="http://3.bp.blogspot.com/-WUSr02q_rd4/UD9go0z6c3I/AAAAAAAAArw/ktGVTJZN_RE/s320/282630_10151274880919616_1010877960_n.jpg" width="320" /></a></div>
<span style="font-family: inherit;"><span style="background-color: white; line-height: 18.649999618530273px;">Türkiye'deki yunus parklarının kapatılması için mücadele veren platform. </span><span style="background-color: white; line-height: 18.649999618530273px;">Yunus terapisinin gerçeği yansıtmadığını, eğitilen yunusların eğitilirken hangi süreçlerden geçtiğini, nasıl kötü muamele gördüğünü, aslında o duyduğumuz neşeli seslerinin çoğunun neşeyi yansıtmadığını bilimsel verilerle açıkça gözler önüne seriyorlar. </span></span><span style="background-color: white; line-height: 18.633333206176758px;">Canla başla yunuslar için mücadele ediyorlar, mücadeleleri takdire şayan.</span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 18.633333206176758px;"><br /></span></div>
<div style="text-align: left;">
<span style="background-color: white; font-family: inherit; line-height: 18.649999618530273px; text-align: justify;">Eskiden, bilinçsizken, yunuslarla ilgili bütün filmleri, dizileri izleyip hayran olan, yunus parklarını ziyaret etmek ve onlarla yüzmek isteyen salak bir çocuktum. İnsanın büyümesi, acı gerçeklerle yüzleşmesidir ya aynı zamanda; dünyada bu sektörün elinin ne kadar kanlı ve sektördekilerin ne kadar suçlu olduğunun yavaş yavaş farkına varmaya başladım. O gün bugündür, yunus parklarının kapatılmasını gönülden destekliyorum.</span><span style="background-color: white; font-family: inherit; line-height: 18.649999618530273px;"></span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="background-color: white; font-family: inherit; line-height: 18.649999618530273px;"><br /></span>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://1.bp.blogspot.com/-X_HIvNk36r4/UD9gum1WM1I/AAAAAAAAAr4/ySSx9cCR0-Y/s1600/561497_10151066638665959_289139556_n.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="224" src="http://1.bp.blogspot.com/-X_HIvNk36r4/UD9gum1WM1I/AAAAAAAAAr4/ySSx9cCR0-Y/s320/561497_10151066638665959_289139556_n.jpg" width="320" /></a></div>
<span style="background-color: white; font-family: inherit; line-height: 18.649999618530273px;">Yunuslar bir havuzda yüzüp yaşayabilecek canlılar değil. Onların doğalarında, doğal ortamlarında özgürce yüzebilmek var. İnsani tepkiler verebilme yetileri çok yüksek, bu yüzden çok çabuk etkilenebiliyorlar. Yunus parklarındaki şenlikli, alkışlı gösteriler, yüksek ses onları etkiliyor, bunalıma sokuyor ve ölüme sürüklüyor. Depresyona girmiş ve ölmek isteyen bir yunus, normal bir şey mi? Dünyanın en sevimli yaratıklarından biri, düşünsenize, ölmek istiyor. Gülebilen bir hayvan yunus. Çıkardığı o neşeli seslerin hepsinin yok olduğunu düşünsenize.</span></div>
<span style="background-color: white; font-family: inherit; line-height: 18.649999618530273px;">
</span><br />
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;">Danimarka</span><span style="background-color: white; font-family: inherit; line-height: 18.649999618530273px;">'da gençlerin erkekliklerini kanıtlamak için hunharca öldürdükleri, J</span><span style="font-family: inherit;">aponya</span><span style="background-color: white; font-family: inherit; line-height: 18.649999618530273px;">'da yine benzer yöntemlerle öldürülerek paketlenip satıldığı hayvanlar yunuslar. Burnundan kıl aldırmayan B</span><span style="font-family: inherit;">irleşmiş Milletler</span><span style="background-color: white; font-family: inherit; line-height: 18.649999618530273px;">'in bu olaya tepkisiz kalması da cabası. izlemeyenler için </span><a href="http://www.imdb.com/title/tt1313104/" style="font-family: inherit;" target="_blank">The Cove</a><span style="background-color: white; font-family: inherit; line-height: 18.649999618530273px;"> adlı belgeseli öneririm, orada bu vahşetin çarpıcı boyutları açıkça ortaya konulmuş; üstelik eskiden yunus eğitmeni olan bin pişman bir adam tarafından.</span></div>
<span style="font-family: inherit;"></span><br />
<span style="font-family: inherit;">
</span>
<div style="text-align: justify;">
<span style="background-color: white; font-family: inherit; line-height: 18.649999618530273px;">Hiçbir hayvan anlık zevklerimiz için köle olmak zorunda değil. Bütün sirkler, parklar ve benzeri eğlence mekanları, aslında o hayvanların yavaş yavaş sonunu getiriyor. Farkında olmak ve bir şeyler yapmak lazım. </span></div>
<span style="background-color: white; font-family: inherit; line-height: 18.649999618530273px;">
</span>
<div style="text-align: justify;">
<span style="line-height: 18.633333206176758px;"><br /></span></div>
<span style="background-color: white; font-family: inherit; line-height: 18.649999618530273px; text-align: justify;">Yunuslar denizlerde, okyanuslarda yaşamalı; havuzlarda, kafes içinde değil.</span><span style="background-color: white; font-family: inherit; line-height: 18.649999618530273px;"></span><br />
<span style="background-color: white; font-family: inherit; line-height: 18.649999618530273px;">
</span>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<a href="http://www.yunuslaraozgurluk.com/">http://www.yunuslaraozgurluk.com/</a>
</div>
<br />
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: inherit;"><br /></span></div>
Unknownnoreply@blogger.com0