Düşler Ovası Dediler Ki... Parov Stelar - Electro Swing Ondan Sorulur! Banshee - Karanlık Bir Kasaba Hikayesi The Time Traveler's Wife - Zaman Yolcusunun Karısı

8 Nisan 2010 Perşembe

Yıkık Kentler Külliyatı



" Gidersen yıkılır bu kent" demişti şair.
Yakılıp yıkılan bunca şehir, hain bir sevgilinin felaketi midir?

Gitmek, aklın bir köşesinde yatan sinsi bir düşünce midir? Yoksa bir anda mı varoluverir? Küllerinden mi doğar, yoksa yeni yanmaya başlamış bir ateş midir? Bilemem bu soruların cevaplarını, ben hiç gitmedim.

Kim yapıyor bu yolları sahi? Kavuşmak için demeyin şimdi, gidenlerin de yürüdüğü yollardır onlar. O yollar olmasa, nasıl gidecek ki 'giden'ler? Duydum ki, bu yolları sen yapıyormuşsun Karayolları Genel Müdürlüğü, hainsin.

Koskoca Roma İmparatorluğu'nu ateşe vermiş Neron, nedendir acaba? Biri mi gitmiştir şehirde? Tarihçiler der ki, Neron çok bencildi, kendi mimari zevkine göre bir Roma yaratmak için yaktı şehri. Ne bilirsin ki? Belki bir gideni vardı, şehir 'onsuz' olmazdı, yaktı şehri. Suçlu sayabilir miyiz şimdi Neron'u?

Bir şarkıda da söylenmişti hani; "deliyim gözükara deliyim, yakarım Roma'yı da yakarım" diye. Bak işte, o da giden biri için, gitmeye çalışan biri için karartmıştı gözünü. Zaten şehir dediğin neydi ki, onsuz hiçbir şeye benzemeyecekti.

Sahi, gitmek aklın hangi köşesinde yaşamaktadır? Ne zamandan beri oradadır? Çok olmuş mudur yerleşeli? Hep orada mı yaşayacaktır bundan sonra? Canı isteyince uyanacak, can mı yakacaktır? Gitmek nasıl bir şeydir? Ben bilmem, cahilimdir, ben hiç gitmedim.

"Gidersen yıkılır bu kent" demişti şair.
Gitmek, yakandır şehirleri. Geride kalanın ateşine gerek kalmaz. Gidenin attığı ilk adımda, yanmaya mahkumdur şehir.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı