Düşler Ovası Dediler Ki... Parov Stelar - Electro Swing Ondan Sorulur! Banshee - Karanlık Bir Kasaba Hikayesi The Time Traveler's Wife - Zaman Yolcusunun Karısı

6 Kasım 2010 Cumartesi

Haftamı Şenlendirenler




Haftamın Kitabı: Geçtiğimiz yaz kaybettiğimiz Nobel ödüllü Portekizli yazar Jose Saramago'nun dünyaca ünlü romanıyla tanışmamın sebebi, Siyaset Sosyolojisi dersimin zorunlu okuma kitabı olması sayesinde oldu. Jose Saramago'nun aynı adlı eserinden uyarlanan Blindness (Körlük) adlı filmi izlemiştim, ancak Görmek kitabının, bu filmin/kitabın devamı olduğunu sonradan keşfettim ve şu sıralar sınava hazırlık döneminde derslerimden kaçmak istediğim molalarımda okuduğum kitap oldu. Kitabın konusuna kısaca değinecek olursak; adı belirsiz bir ülkede seçim günü bardaktan boşanırcasına yağan yağmur yüzünden kimse oy vermeye gitmez. Ancak saat tam dörtte seçmenler sanki sözleşmişçesine oy vermeye giderler. Hükümet de bunun arkasında yıllar önce körlük salgınından kurtulan tek kişi olduğunu düşünür ve olayı üzerine derin araştırmalara girer. Jose Saramago, demokrasiye günümüz koşullarında farklı bir açıdan bakıyor.

Haftamın Filmi: Das Leben Der Anderen (Başkalarının Hayatı), 2007 yılında en iyi yabancı film dalında Oscar ödülüne layık görülmüş dramatik bir dönem filmi. Berlin Duvarı'nın yıkılışından beş yıl önce eski Demokratik Almanya Cumhuriyeti (Doğu Almanya) hükümeti, acımasızca ve sıkı bir kontrol yöntemiyle devleti yönetmekte, şüpheli bulduğu herkesi Stasi adlı gizli polis servisi ve muhbirleri aracılığıyla fişlemektedir. Ünlü tiyatro yazarı ile oyuncu sevgilisi ve onları izleyen polisin hikayesi işte bu noktada başlamakta, dönemin Almanyasına dramatik bir açıdan yaklaşmakta. Kesinlikle tavsiye edeceğim güzel bir dönem filmi...

Haftamın Albümü: Alma Ahımı şarkısı ve film tadında klibiyle sanal ortamda son dönemlerde en çok paylaşılan isimlerden biri oldu Erdem Ergün. Benim de dikkatimi çekti, önce klibini izledim, ardından yeni çıkan albümü Yek-Ahenk'i dinledim ve oldukça etkilendim. Nev ve Hayko Cepkin arasında bir noktada olduğunu düşündüğüm bir şarkı söyleme tarzı, hüzünlü şarkıları var. Zaman zaman tasavvuf müziği tınılarını duyabiliyorsunuz, zaman zaman gitarın telleri öyle güzel titriyor ki, tekrar tekrar dinlemek istiyorsunuz. Erdem Ergün, kendine has tarzıyla yeni dönemin en çok dinlenen isimlerinden biri olacak diye düşünüyorum ve haftamın albümüne kaydediyorum...

Haftamın Dizisi: Takip ettiğim onca diziden sonra yeni yayın döneminde yeni bir diziye başlamayacağım diye kendime söz vermiştim ama bu sözü The Event için bozmasaydım, gerçekten çok şey kaçırırdım. Nbc'nin yeni dizisi The Event, ilk haftada aldığı yüksek reyting sayesinde tutunmayı başardı. Yine ajanlar, yine gizli işler ve doğaüstü olaylar var ancak The Event'i benzerlerinden ayıran noktalar olduğundan, kendine has izleyici kitlesini oluşturmuş vaziyette. Dizinin kahramanı Sean, kaçırılan nişanlısını ararken, Amerikan tarihinin en büyük sırlarından birine şahit olur ve olaylar gelişir. Fazla ipucu vermek istemem, zira dizinin tadı kaçmasın. Şiddetle tavsiye ederim, izlemeye değer...


4 Kasım 2010 Perşembe

İzmir Oyun ve Oyuncak Müzesi



Değerli sanatçı Ümran Baradan ve Konak Belediyesi’nin öncülüğünde açılan İzmir Oyun ve Oyuncak Müzesi, çocukları ve her daim içinde çocuk ruhunu yaşatanları kucaklıyor…

Eski çağlardan bu yana var olan oyuncaklar, aslında farkında olmadan, insanlığa ve karakter gelişimine katkısı olan en önemli eşyalardandır. İnsanlığın var oluşundan beri, çocuklar ve yetişkinler için oyuncaklar, boş vakitleri değerlendirmek ve keyifli hale getirmek için yanı başımızdadırlar. 

Oyuncak müzeleri, son yıllarda dünyada oldukça değer verilen müzelerden. Zira oyuncakların yapımı, geliştirilmesi, şekillendirilmesi, insanlık tarihiyle paralel süreçte ilerlediğinden, oyuncaklar müzecilik için önem oluşturuyor.

İzmirli ünlü seramik sanatçısı Ümran Baradan, dünyanın çeşitli yerlerinden getirdiği oyuncak koleksiyonunu İzmirlilerle paylaşmak için Konak Belediyesi ile ortak bir çalışma yürüttü. İstanbul Oyuncak Müzesi’ni kuran Sunay Akın’ın da desteğiyle yürütülen önemli çalışmalar neticesinde İzmir ilk oyuncak müzesine kavuştu. İzmir Oyun ve Oyuncak Müzesi'nde 1850’li yıllardan günümüze kadar gelmiş oyuncakların tarihsel evrimi gözler önüne seriliyor. Ziyaretçiler, teneke, tahta, kağıt ve plastik malzemelerden yapılmış çeşitli oyuncakları gözlemleyebilmenin yanı sıra, zaman zaman Hacivat ve Karagöz’ün gölge oyunlarını izleme fırsatı buluyor. Oyuncak Müzesi aynı zamanda hafta sonu çocuklara yönelik aktivitelerle İzmirli oyuncak severlerle buluşuyor. İzmir Oyuncak Müzesi sadece yurtiçinden değil, yurtdışından da oyuncaklarla ve müzecilikle ilgilenen ziyaretçilerini ağırlıyor.

Hayal dünyasına keyifli bir yolculuk için İzmir Oyuncak Müzesi ziyaretçilerini bekliyor.

Adres: Halil Rıfat Paşa No:31 Varyant Konak / İZMİR

Not: Bu yazı Haber Eylül Kasım sayısında yayınlanmıştır.



2 Kasım 2010 Salı

Remember Me - Beni Unutma


Sorunlu bir hayata, sorunsuz bir aşk yerleşebilir mi? Aşk ne derece güçlü olursa olsun, kalıcı olabilir mi? Gidince biter mi aşk? Ölünce biter mi ya da? Nereye kadar sürer ki?

Remember Me, ölümün gölgelediği bir hayata aşkın yerleşmesiyle, o hayatı ne derece değiştirebileceğini anlatıyor bizlere. Melankolik havası, dramatik konusuyla, herkesin izlemeye tahammülünün olmayacağı bir seyir sunuyor. Ruh halinde ani değişimlere sebep oluyor, izlerken duygusal önlemler almak lazım...

Tyler, Hawkins şirketler grubunun yöneticisi olmayı abisinin intiharıyla birlikte reddetmiş, babasından uzaklaşmış, kendi ayakları üzerinde durmaya çalışan bir üniversite öğrencisidir. Sürekli birlikte vakit geçirdiği abisinin ölümü ani travmalar yaratmış, dağınık bir hayat sürdürmesine sebep olmaktadır. Bir gece bar çıkışında bir kavgayı ayırmak için uğraşırken olaya dahil olur ve polise hakaretten nezarete atılır. Tesadüfen polisin kızı ile aynı dersi aldığını öğrenir ve ev arkadaşının da ısrarıyla Ally ile yakınlaşır. Başta arkadaşlıkla başlayan bu ilişki, çocukluğunda ölüm gibi büyük travmalar yaşayan iki gencin tutkulu aşkına dönüşür. Lakin aile içi problemler, söylenmiş beyaz yalanlar bu aşka engel olacak mıdır? Bu aşk ölene kadar mı sürecektir? Bu sorulara cevap veren oldukça trajik bir hikayesi olan Remember Me, izleyiciye oldukça duygusal anlar yaşatıyor. Sonu ise hiç beklenmedik bir anda Amerikan yakın tarihinin en önemli olaylarından biri ile ilişkilendiriliyor, ki bu da filmin en can alıcı noktası.

Filmin başrollerinde Alacakaranlık serisinin yıldızı Robert Pattinson ve Lost'un yıldızlarından Emilie De Ravin yer alıyor. İki genç oyuncunun rollerinin üstesinden geldiğini söylemek lazım. Filmin bir Hollywood yapımından çok bağımsız film tadında olması ayrı bir keyif. Filmde ayrıca James Bond serisinden tanıdığımız Pierce Brosnan, Lena Olin ve Chris Cooper da ebeveyn rolleriyle oldukça başarılı. Bir de filmin küçük yıldızı Ruby Jerins var ki, ondan bahsetmeden geçmek haksızlık olur. 'Büyümüş de küçülmüş' tabiri kesinlikle onun için geçerli. Harika bir oyunculukla, filmin en önemli karelerini oluşturuyor adeta!

Remember Me bir aile dramı. İç acıtıyor, yürek burkuyor ama kendini izlettiriyor. Yaşamda hüzün de mutluluk da bir aradaysa, bu film yaşamın hüzün kısmını oluşturuyor. Bu tatta filmleri sevenler için oldukça iyi bir film. Mendil tavsiyeli bir hüzün masalı...

"Parmak izlerimiz dokunduğumuz hayatlardan silinmez..."



LinkWithin

Related Posts with Thumbnails

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı