Düşler Ovası Dediler Ki... Parov Stelar - Electro Swing Ondan Sorulur! Banshee - Karanlık Bir Kasaba Hikayesi The Time Traveler's Wife - Zaman Yolcusunun Karısı

5 Haziran 2010 Cumartesi

Bir Yağmur, Bir Hüzün





Rüzgarın ağaçları dans ettirdiği koca bir günün sonunda yağmur kaçınılmazdı. Rüzgar bulutları azdırmıştı, kimsenin suçu yoktu. Oysa haziran, güneş ile geleceğinin haberini kuşlarla indirmişti gökyüzünden yeryüzüne. Tozlu, temizlenmeyi bekleyen, samyelinin getirdiği sarımtrak yağmurlarla yıkanmış pencerenin ardından bir kadın, bir gri bulutlarla kaplı gökyüzüne, bir de yeryüzünün gelip geçici sahiplerinin karmaşasına bakıyordu. Birini bekler gibi ama birini beklemeden caddeye bakıyordu. Otobüs dursa durakta, biri inse onu sevindirecek otobüsten; ama yok, beklemiyordu kimseyi. Gelmeyecek birini beklemek akıl işi değildi, öğrenmişti.

Yağmurun yağdığı bir gecenin ortasında hatıraların caddeye taşması kaçınılmazdı. Yağmurun suçu yoktu, hatıraların uyanma vakti gelmişti. Evin en ücra köşesinden bir bir hatıraları çıkardı kadın. Hiç elleri titremedi, ama içi titriyordu. Kimse görmüyordu çok şükür ki, yalnızlık saklanmak için iyi bir yoldu. Eskiyi düşünmek hem iyi hem de kötüydü. Ama bugün kötü olmamalı, diye geçirdi içinden, diledi daha doğrusu. Eski mektuplara, resimlere, unutulmuş birkaç eşyaya tek tek dokundu kadın. Uzun süredir yapmamıştı bunu, kendine verdiği sözü tutarak. İyi de dayanmıştı hani, ama bir gün pes edeceğini biliyordu. Yok ama, yağmurun suçu yoktu. Hatıralar bir gün çıkacaktı yerinden, zaten kaçınılmazdı. Belki erken oldu birazcık, olsun zararı yoktu.

Birinin dağıtıp gittiği bir hayatı yeniden toparlamak kaçınılmazdı. Hayat vur-kaç yapmıştı, aslında kimsenin suçu yoktu. Oysa gülümseyen bir çift göz, hep orada o güzellikte gülümseyeceğini müjdeler gibi girmişti başka bir hayata. Kadın da inanmıştı, şimdi eski resimlere bakarken inandığı o günü anımsıyordu. Düşündü düşündü; pişman olmadığını söyledi bir kez daha kendine. Hiçbir hatırayı dağıtmadı, çöpe atmadı, çıkardığı yere aynı şekilde geri koydu, özenle. Sanki her bir eşyanın kalp atışı varmış gibi özen gösteriyordu incinmesin diye. Kendi atmayan kalbinin yarattığı boşluğu iyi bildiğinden; başka biri daha o boşluğa düşmesin diye, bir bir geri koydu hatıraları. Sonra pencereyi açtı, odaya yağmur kokusu dolsun istedi. Bir de toprak kokusunu duymak isterdi her daim, ama şehir çoktan çalmıştı o kokuyu. Yağmurla yetindi kadın ve kimseyi beklemedi. Gelmeyecek birinin beklenmeyeceğini anlamıştı. Düşüncelerini hızla uzaklaştırdı kendinden, bilmediği bir şeye ödünç verdi, şimdilik. Radyonun sesini açtı, odaya bir yağmur kokusu doldu, bir de hüznün şarkısı.

Bir yağmurun kokusu, bir hüznün şarkısı.

Bir koku, bir şarkı.

Bir yağmur, bir hüzün.


2 yorum:

  1. serde erkeklik varken bu yazının gerçekten neler hissettirdiğini buraya yazmam çok zor.

    muhteşem desem yeter sanırım.

    YanıtlaSil
  2. fotoğrafların içinde yağmur varsa daha pis koyar adama. dışarı çıkıp o anı yeniden yaşamak istersin. hemen sahile koşup, her zamanki bankınıza bakarsın. bankın altında bir kuş görürsün. yağmurdan saklanmaya çalışan ufak bir serçe.

    o anda ağlamazsan hiçbir zaman ağlamazsın. o anda ağlayacaksın; gözyaşların yağmura karışacak. toprağa giden gözyaşların bir fidanı ağaç haline getirecek. ve işte o serçenin yaşayacak bir yuvası olacak. sen belki o anı, onunla yaşayamadın ama o serçenin hayalini gerçekleştirdin.

    hayat böyle. bir yerden almadan başka birine vermez.

    YanıtlaSil

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı