Düşler Ovası Dediler Ki... Parov Stelar - Electro Swing Ondan Sorulur! Banshee - Karanlık Bir Kasaba Hikayesi The Time Traveler's Wife - Zaman Yolcusunun Karısı

27 Haziran 2010 Pazar

Başka Dilde Aşk


Sizinle sadece işaret dili ve yazıyla anlaşabilecek birine aşık olsanız ne yaparsınız? Aşk her şeyi halledebilir mi? Başka Dilde Aşk bunu öylesine güzel anlatıyor ki, sırtınızı aşka dayadığınızda üstesinden gelemeyeceğiniz hiçbir şeyin olamayacağına inanıyorsunuz.

Filmin yönetmeni İlksen Başarır ve başrol oyuncusu Mert Fırat'ın aklına böyle bir konuda, böyle güzellikte bir senaryo yazmak nereden gelmiş bilemem ama, iyi ki de gelmiş. İşitme engelli bir adam ile çağrı merkezinde çalışan bir kadının zor ama bir o kadar da güzel aşkları ekranda o kadar  güzel duruyor ki, saatlerce izleyesi geliyor insanın. Evet, evet, ben bu filme gerçekten bayıldım.

Hikaye bu ya, çağrı merkezinde çalışan Zeynep, arkadaşlarının düzenlediği partide Onur'la tanışır. Gecenin sonunda Onur'un işitme engelli olduğunu ancak fark eder. Onur'un tavırları, sessizliği Zeynep'i öylesine etkilemiştir ki, geceyi birlikte geçirirler. Gecenin sonunda Zeynep, Onur'la yapamayacağını düşünür ve kaçar. Ancak birkaç gün sonra Onur'suz yapamayacağını düşünür ve birlikte olmaya karar verirler. Her şey bundan sonra başlar zaten. Bu sessiz ilişkiyi yürütmek için verilen çabalar, aşkın güzelliği, yan karakterlerin en az ana konu kadar sağlam hikayeleriyle filme bütünüyle bakılınca, dört dörtlük bir sinema filmi olmuş diyebilirim.

Film, aynı zamanda sosyal içerikli bazı konulara da el atıyor, ama zannetmeyin ki işitme engellilerin sorunları üzerinde yoğunlaşıyor; hayır. Onu, Onur'un yaşadıklarıyla naifçe anlatıyor, asıl vurguyu Zeynep'in çalıştığı çağrı merkezinden yola çıkarak, çalışanların sosyal haklarıyla ilgili konuda yapıyor. Aşkı, yaşamın içindeki tüm olağanlıklarıyla anlatıyor.


Başrollerinde Mert Fırat (Onur), Saadet Işıl Aksoy (Zeynep), Lale Mansur (Onur'un annesi) ve Emre Karayel (Aras) yer almakta. Mutlaka değinilmesi gereken bir nokta, Mert Fırat olağanüstü oyunculuk performansı. İşaret dilini, vücut dilini öylesine işliyor ki Mert Fırat, hayran olmamak elde değil. Böylesine zor ve inişli çıkışlı bir rolün altından başarıyla kalkmış, kutlamak gerekir. Semih Kaplanoğlu 'nun Yumurta, Süt ve Bal üçlemesinden tanıdığımız ödüllü oyuncu Saadet Işıl Aksoy da karaktere öylesine güzel hayat vermiş ki, ekranda oldukça doğal duruyor.

"Hiç konuşmadan anlaşabilir miyiz?" diye sorarken Zeynep, bu merakın onu itmesiyle, başka bir hayata dalıyor, aşkı aslında sessiz yaşayamayacağını görüyor. Hepimiz birinde aradığımız sakinliğin, aslında sakinlik olmadığını anlarız ilişki içinde. Aranan başka bir şeydir; bulunan, belki aranan, belki de başka bir şey. Başka dilde bir aşk yaşamak isteriz aslında her defasında, eskide kalan her şeyi unutturacak.

"sana büyük bir sır söyleyeceğim korkuyorum senden
korkuyorum yanın sıra gidenden pencerelere doğru akşam üzeri
el kol oynatışından söylenmeyen sözlerden
korkuyorum hızlı ve yavaş zamandan korkuyorum senden
sana büyük bir sır söyleyeceğim kapat kapıları
ölmek daha kolaydır sevmekten
bundandır işte benim yaşamaya katlanmam
sevgilim."
                                  
                                                             Louis Aragon

1 yorum:

  1. Başlı başına bir başyapıt olan bu filmde dikkat çekmek istediğim nokta, kadının dilsiz biriyle anlaşmayı başarması ancak çağrı merkezini arayanlarla bir türlü anlaşamaması. bu çok ilginç işte. insanlar bazen konuşa konuşa anlaşamıyorlar. işaretler daha büyük içtenlik taşıdığı için anlaşmak da çok daha kolay oluyor. filmde bunu görmek beni mutlu etti.

    YanıtlaSil

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı